SON DAKİKA
Hava Durumu

ŞEF DR. AYSEL GÜREL İLE DÜNDEN BUGÜNE ‘NİLÜFER KADIN KOROSU’

Asuman Kurt Öge GÖNÜLDEN, ÖZVERİYLE VE SAMİMİ Gönüllü 175 kadın ve her geçen gün sayıları artıyor. Kapıları tüm kadınlara sonuna kadar açık. Batı müziği, Türk müziği, halk müziği… Akla gelen her tür müzikle haşır neşirler ve şarkı söyleme konusunda çok da başarılılar. 2005 yılında başlayan Nilüfer Kadın Korosu hikayesi bugün tüm enerjisi ve coşkusuyla devam

Haber Giriş Tarihi: 19.04.2022 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 19.04.2022 00:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursasehrengiz.com/
ŞEF DR. AYSEL GÜREL İLE DÜNDEN BUGÜNE ‘NİLÜFER KADIN KOROSU’

Asuman Kurt Öge

GÖNÜLDEN, ÖZVERİYLE VE SAMİMİ

Gönüllü 175 kadın ve her geçen gün sayıları artıyor. Kapıları tüm kadınlara sonuna kadar açık. Batı müziği, Türk müziği, halk müziği… Akla gelen her tür müzikle haşır neşirler ve şarkı söyleme konusunda çok da başarılılar. 2005 yılında başlayan Nilüfer Kadın Korosu hikayesi bugün tüm enerjisi ve coşkusuyla devam ediyor. 

Müzik konusunda eğitimleri olmayan, istekli, özverili, özgüvenli kadınların korosu bu. Şef Dr. Aysel Gürel yönetiminde tamamen meşk usulü ile şarkı söylüyorlar.  Sahne deneyimi olmadan başladıkları bu işte profesyonellere taş çıkaracak bir performans sergiliyorlar. Öyle bildiğiniz korolardan da değiller. Şarkıları alafranga başlayıp, alaturka bitiveriyor mesela. Sahnede halk dansı yaparken, filemenko dansına geçiveriyorlar. Fransızca, Yunanca, İngilizce, Rusça şarkıları söylerken hiç zorlanmıyor,  kendine özgü konseptleri ile de seyirciyi kendilerine bağlayıveriyorlar.  Yaşları 27 ile 78 arasında değişen bu güzel insanlar farklı meslek gruplarından ve gönüllülük esası ile tüm kadınlara örnek olabilmek ve özgüven aşılayabilmek adına bu oluşumun içerisinde yer alıyor…

Nilüfer Kadın Korosu işte bu konseptiyle Türkiye’nin ilk ve tek korosu.Mart 2017’de dernekleşen koro, ‘Nilüfer Kadın Korosu, Halk Dansları ve Tiyatro Gösteri Topluluğu’ adı altında çalışmalarına devam ediyor. Bu özel koroyu, çalışmalarını konuşmak üzere Şef Dr. Aysel Gürel ile bir araya geldik ve güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Nilüfer Kadın Korusu oluşturma fikri nasıl ortaya çıktı? Koroyla yollarınız nasıl kesişti?

2005 yılında Zonguldak’ta düzenlenen Kadın Etkinlikleri Festivali’ne  katılmak üzere kuruldu bu koro. Koromuzu 20 kişiyle kurduk. Zonguldak’a gittik, konserimizi verdik. Gerçekten çok keyifli bir konser oldu. Sadece o proje için bir araya gelmiştik aslında ama arkadaşlar istekli olunca devam ettik. Bu konserin en güzel taraflarından biri oradaki kadınların bizi örnek alarak koro kurmaları oldu.

Peki bu projeye dahil olan 20 kadın nasıl bir araya geldi?

Şöyle söyleyeyim ben o zaman Nilüfer Belediyesi’nin Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği korolarına devam ediyordum. Aynı zamanda da Yerel Gündem 21 adı altında Nilüfer Belediyesi’nin sosyal grubu vardı. Bu grup içerisinde bulunan arkadaşlar Zonguldak’ta düzenlenen konser projesinde yer aldı.

Bu koronun müzik konusunda eğitim ve tecrübeleri var mıydı?

Hayır, hiç tecrübesi olmayan, hayatında ilk defa sahneye çıkacak olan, ilk defa müzik yapacak olan kadınlardı. Koromuz halen de öyle. Zaten nota bileni koroya almıyorum. Hiç sahneye çıkmamış, hiç şarkı söylememiş kadınlar olmalı. Amacımız ve sahnede verdiğimiz mesaj çok önemli bizim için. Çünkü kadın hangi yaşta olursa olsun, eğitimi ne olursa olsun, azimle çalışarak başaramayacağı hiçbir şey yok.

Bu işi başarmak zor olmuyor mu?

Zorlukları var ama keyfi bambaşka bir mutluluk oluyor. Müzik eğitimi almış kişilerin eline notaları verirseniz hemen usulüne göre söylemeye başlar. Ama biz özellikle amatör kadınların neler başardığını görmek, göstermek istiyoruz. Bazen konservatuar mezunu arkadaşlarım “senin koroya girmek için ne yapmamız lazım?” diye soruyorlar. “İzleyici olarak gelebilirsiniz ancak” diyorum onlara. Sahnedeyken amatör ruhumuz izleyicimize de yansıyor. Arkadaşlarıma her zaman “hiç gerilmeyin, sahne performansı nasıl olursa olsun siz eğlenin” diyorum.  Hatta bu konuda  bize ‘terapi korosu’ diyenler var.

Koronuzun özelliklerinden biraz bahseder misiniz?

20 idik, 105 olduk. Şimdi ise 175 kişiyiz. Öncelikle bu sayıda koristi olan başka bir koro yok zaten. İkincisi tamamı amatör. Şimdiye kadar hayatlarında hiç sahneye çıkmamış, hiç şarkı söylememiş kadınlar. Yaş aralığımız 27 ila 78. Tüm konserlerimizi sosyal projeler yararına veriyoruz. Kanser hastaları, spastik çocuklar, engelliler yararına, köy okullarının yapımı için, cezaevindeki kadınlara motivasyon sağlayabilmek adına, huzur evindekiler için ve daha pek çok sosyal projeye katkı koyabilmek adına düzenliyoruz konserlerimizi. Bu koro Bursa’nın değil, Türkiye’nin değil, dünyanın bu anlamdaki tek korosu. Bunu da iftiharla söylüyorum.

Ne tür şarkılar söylüyorsunuz?

Bizi farklı kılan sebeplerden biri de farklı müzik türlerini seslendiriyor olmamız. Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Popüler Müzik, Roman müziği, Balkan Müziği, dünya dillerinden çeşitlemeler, sıra gecesi, kına gecesi,  gezek akşamları, aklınıza ne gelirse. Diyorum ya işte: Böyle bir koro yok. Ve az önce de dediğim gibi tüm konserlerimizi sosyal proje amaçlı düzenliyoruz. Seyirciler şöyle söylüyor bana: “Sizin konserinizi izlerken sanki bir kabaredeymişiz gibi hissediyoruz.” Çünkü bizim konserlerimizde skeçler de oluyor, halk dansları da. Bunları da kendi içimizde  yapıyoruz. Dışarıdan profesyonel kimse gelmiyor. Verdiğimiz bir Halk Müziği Konserini halk oyunlarıyla ve skeçlerle de süslemek çok daha hoş oluyor. Hatta istek şarkılar da gelir seyirciden. Yazarlar peçeteye gönderirler. Çok samimi bir iletişim vardır aramızda.

Bu gelen istekleri değerlendiriyor musunuz konser esnasında?

Tabii. Sahnede çok doğalım.  “Arkadaşlar bu şarkıyı biliyor muyuz?” diye soruyorum. Biliyorsak söyleriz, bilmiyorsak da “biz bunu bilmiyoruz” diyoruz. Seyirci zaten hata aramıyor. Ben koromuzu yönetirken çok keyif alıyorum, söyleyenler çok keyif  alıyor, çalanlar çok keyif alıyor, izleyenler çok keyif alıyor. Yani bundan ötesi daha ne olabilir.

Konser programlarınız nasıl oluşuyor?

Biz tüm konserlerimizi dernekler yararına veriyoruz. Tamamı sosyal proje. Şu anda 2018 yılı program takvimimiz doldu mesela. Artık 2019’dan gün veriyoruz.  Hemen her ay 1 konserimiz oluyor. Geçen yıl 15 konser verdik. Bunlar sadece Bursa’da değil, çevre illerde ve yurtdışında da oldu.

Her bir konserin ayrı bir maliyet oluşturduğunu düşününce sponsorlarız var mı diye sormak istiyorum?

Şimdiye kadar her türlü ihtiyacımızı kendimiz karşıladık. Türkiye’deki konserler, yurtdışında olanlar. Davet üzerine Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya¸ Hollanda ve İtalya’da konser verdik. Oralara da kendi imkanlarımızla gittik. Yemesi, yatması, kalkması tüm masrafları her şeyiyle kendimize aitti. Yeni dernek olduk. Bundan sonra yapılacak olan bağışlarla konserlerimizi daha rahat düzenleyebileceğiz diye düşünüyorum.

Koro çalışmalarınızı nerede yapıyorsunuz?

Nilüfer Belediyesi bize çalışma yeri veriyor. Konak Kültür Evi’nin üstünde bir baraka var orada çalışıyoruz. Bütün korolar, belediyenin koroları da dahil orada çalışılıyor.

Sanıyorum bu koro 175 kişilik bir aile gibi olmuş…

Korist arkadaşların eşleri  arasında da dostluklar kuruldu, aile olarak görüşmeler başladı. Beraber tatillere gidiyoruz . Yani ilişkimiz sadece korodan ibaret değil.  Birlikte kahvaltılar da yapıyoruz, doğum günleri de kutluyoruz. Herkes yaptığı işten müthiş keyif alıyor. Akşam grubuna gelen bankacı arkadaşlar var, yemek yememişler çünkü çalışmaya ancak yetişiyorlar. Ama hiç rahatsız olmadıklarını söylüyorlar. Zaten keyif alınmadan yapılacak bir iş değil bu. Hem çok yeni arkadaşlıklar, dostluklar oluşuyor bu sayede.

Bursa’da kadınlar adına, sosyal  projeler adına çok anlamlı bir iş yapıyorsunuz. Kaldı ki standardın çok dışındasınız. Bu da yaptığınız işi daha keyifli ve sürekli takipçisi olunacak kıvama getiriyor öyle değil mi?

Evet. Fanlarımız oluştu artık. Bunun sebebi standardın dışına çıkıyor olmamızla ilgili diye düşünüyorum.  Mesela, Mehmetçikle ilgili verdiğimiz konserde bütün arkadaşlarımız asker elbisesi diktirdi, kamuflaj elbisesi giydi. Anneler Günüydü ve askerlerin annelerinin yanlarına gidemediklerini düşündük. Bir ilham geldi ve bir marş besteledim. O kıyafetlerle marşı söyledik, klip çektik. Çok da ses getirdi. Çoğu izleyicimiz teşekkür etti.

Peki, sizin müziğe olan ilginiz, müzikal yeteneğiniz nereden geliyor?  

Bizim gençlik dönemlerimizde toplum baskısı vardı. Aslında hep müzik öğretmeni olmak istemiş ancak bunu aileme söyleyememişimdir. Çünkü o zamanlar çok farklı gözle bakılıyordu. Bir de kız çocuğu olunca daha da zordu müzik gibi tiyatro gibi sanatlara yönelmek. Bu koşullar içerisinde veteriner hekim oldum. Sonra akademik olarak doktoramı yaptım. Ancak içinizde böyle bir heves varsa ne kadar baskı altında tutmaya çalışsanız da bir yerde çıkıyor ortaya. Fakültede okul korosunda  yer aldım. Ondan sonra Elazığ’da konservatuara devam ettim. Sonra bulunduğumuz illerde hep musiki derneklerine devam ettim. Şimdi çok şükür ki müzikle iç içeyim. Şunu da özellikle belirtmeliyim ki eşimin ki kendisi de ud sanatçısıdır, müziğe yatkın olmasının bana çok büyük desteği olmuştur.

O halde  ailenizden biraz bahseder misiniz?

Eşim de koro çalıştırıyor, o da müziğin içerisinde. Benim bu kadar yol almamda eşimin desteği var ona minnettarım. Bazen öyle oluyor ki akşam konserlerden sonra çok geç vakit gittiğim oluyor. Her zaman anlayışlı, hem hayat arkadaşım, hem  sahne arkadaşım. Sahnede bize udla  eşlik ediyor. Bir oğlum, bir kızım var.  Oğlum Ankara’da evli. O da Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda Keman Hocası. Şu anda doktorasını bitirdi. O işin akademik yönüyle ilgileniyor. Kızım  yan flüt çalıyor. Batman’da İngilizce Öğretmeni.

Söz ve müziği size ait olan şarkılar, marşlar var. Biraz bu konudan da bahsedelim mi? 

Mestanlı Devlet Hastanesi için, Mestanlılar için yaptığım bir şarkı vardı. Sonra Bursa için var, Mehmetçik için var, bir de kadına şiddet olmasın diye Türkiye’nin ilk Kadın Marşı’nı yaptım ki o da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından da onay gördü.

Benim aslında dileğim bu tür şeylerin mesela özellikle kadınlarla ilgili günlerde bu marşın seslendirilmesi.   Şuna inanıyorum ben; her insanın dünyaya bir geliş amacı vardır.  Benim için bunun müzik olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanların bana hayatımıza dokundunuz demeleri çok önemli. Özellikle gündüz grubumuzda uzun süredir beraberiz. Sıkıntılı dönem  geçiren arkadaşlarımız oldu. Diyorlar ki bu koro sayesinde biz bunu atlattık. Yani yaptığımızın fayda sağlıyor olması manevi bir huzur veriyor.

Dediniz ki “kadına şiddet olmasın diye bir marş yazdım”. Günümüzde şiddet her alanda var maalesef ve önüne geçilemiyor. Veteriner Hekim olduğunuz için bir soru yöneltmek istiyorum. Ülkemizde hayvanlara yönelik de şiddet var. Bu konuda bir müzikal çalışmanız olur mu?

İnanır mısınız hayvanları koruma derneğinden bir teklif gelmişti aslında sonrasında bazı sebeplerle etkinliği gerçekleştiremediler. Konseri yapamadık. Ama şimdi biz dernek olduğumuz için, bu konuya yönelik bir etkinlik yapmayı düşünüyorum. Kadına, çocuğa, hayvana, doğaya, şiddetin her türlüsüne karşıyım.  Şiddetsiz bir dünya olmalı.

Bizim yaptığımız konserler farkındalık konserleri. Mesela geçen yıl doğaya ve suya dikkat çekmek için bir konser yapmıştık. Şarkıları da ona göre seçtik. Doğayla ilgili, ağaçla ilgili, suyla ilgili… Hatta ben sahneye yağmur efekti içerisinde yağmurlukla çıkmıştım…

Bu koro beş yıl sonra nerede olacak, hedefleriniz var mı ? Şunu da mutlaka yapmalıyız dediğiniz bir düşünceniz var mı?

Basın bize ‘Gönüllü Türk Elçileri’ diyor. Düşünün, İtalya’da Türk kültürü olan bir kına gecesini tanıtmak ya da Hollanda’da da sıra gecesi yapmak. Bunlar keyifli işler olur. Ben, Türk kadının neler yaptığını dünya görsün istiyorum. Çok güzel projelerimiz var.  Ama ilk etapta adını bile hazırladığımız bir projeyi uygulamak istiyoruz. Şöyle ki;  Bursa’nın  on yedi ilçesi var. Bu on yedi ilçesinde Türkiye’nin yedi bölgesinden türküleri seslendirmek istiyoruz. Adı ise; “Yedi Bölgeyi Tanısın On Yedi İlçe, Kültür Zenginliğiyle Adım Adım Türkiye”. Sosyal amaçlı projelerimiz de her zaman devam edecek. Allah sağlık sıhhat versin, sağlığım iyi olduğu sürece ben de devam edeceğim.

Bu hoş söyleşinin ardından kendilerini Uğur Mumcu Sahnesi’nde izleme şansı bulduğumuz Nilüfer Kadın Korosu’nun her bir üyesine başarılar diliyor, Dr Aysel Gürel’e söyleşi için teşekkür ediyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.