OSMAN GÂZÎ’NİN 700/1300-1301’DE YENİŞEHİR’DE BASTIRDIĞI ÜÇÜNCÜ SİKKESİ - 4
OSMAN GÂZÎ’NİN 700/1300-1301’DE YENİŞEHİR’DE BASTIRDIĞI ÜÇÜNCÜ SİKKESİ - 4
Osman Gâzî’nin cismen hâlâ nerede olduğu bilinmeyen ikinci sikkesinin fotoğraflarından sonra şimdi Doha Müzesi’nde ortaya çıkan bu üçüncü sikkenin varlığı, kuruluş tartışmalarına dönemin aslî perspektifinden bakmamızı sağlayacak güvenilir pek çok orijinal tarihî bilginin yanı sıra, Osman Gâzî’nin tüm sikkelerini toplu olarak bir bütün hâlinde değerlendirebilmemize ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki ilk sikke ile ilgili de yeni ve önemli tespitlere ulaşabilmemize imkân sağlamaktadır.
Haber Giriş Tarihi: 11.05.2022 14:12
Haber Güncellenme Tarihi: 11.05.2022 14:12
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursasehrengiz.com/
Hakan YILMAZ - Araştırmacı-Yazar & Yeniçağ Tarihi Uzmanı
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Osman Gâzî’nin Son İki Sikkesinin Fiziksel Özellikleri Işığında İlk Sikkeye Yönelik Bâzı Tespitler
Osman Gâzî’nin cismen hâlâ nerede olduğu bilinmeyen ikinci sikkesinin fotoğraflarından sonra şimdi Doha Müzesi’nde ortaya çıkan bu üçüncü sikkenin varlığı, kuruluş tartışmalarına dönemin aslî perspektifinden bakmamızı sağlayacak güvenilir pek çok orijinal tarihî bilginin yanı sıra, Osman Gâzî’nin tüm sikkelerini toplu olarak bir bütün hâlinde değerlendirebilmemize ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki ilk sikke ile ilgili de yeni ve önemli tespitlere ulaşabilmemize imkân sağlamaktadır.
İkinci Osman Gâzî sikkesinin üzerindeki سگود “Sögüd” darp yeri ve ٦٩٩ = “699/1300” basım târihine paralel olarak, çıkarıldığı ibtidâî kalıbın da çok ilkel, çapaklı, kırık ve düzensiz bir tarzda dizayn edilişi; aynı hakkâk tarafından bir yıl sonra basılan üçüncü sikkenin ise yeni bir kalıpla, yalnız سبـ عہ مايہ “Sebʿa-mīye” (700/1300) târih ibâresi ve يكيشار “Yeñi-şār” kısımları değiştirilerek ilkinden çok daha düzgün ve kaliteli bir formatta darp edilişi; gerek üzerlerindeki târih ve yer bilgileri, gerekse fiziksel özelliklerinin birbiriyle kıyâsından hareketle, Osman Gâzî sikkelerinin bir yıl içinde ciddî ölçüde değişim ve gelişime uğradığını sarâhatle tespit etmemizi mümkün kılmaktadır.
Ne var ki ikinci ve üçüncü sikkeler hakkındaki bu belirginliğin, üzerinde darp yeri ve târihi bulunmayan Artuk’un keşfettiği ilk sikke için geçerli olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Mevcut mizanpajıyla ikinci ve üçüncü sikkelerden daha önce mi, sonra mı bastırıldığı anlaşılamayan bu ilk sikkenin fiziksel özellikleri itibâriyle dikkatli ve titiz bir analizi bu konuda genel çerçevede de olsa yeni birtakım tespitlere ulaşabilmemizi kolay bir hâle getirir.
Bu sikkenin arka yüzünde diğer iki sikkeyi de hazırlayan hakkâkın tasarladığı eski mizanpaj aynen korunmuşsa da, ön yüzde daha farklı bir hakkâkın eliyle öncekinden çok daha düzgün bir hatla, diğerlerine göre mükemmelliğin zirvesinde ve İlhanlı sikkelerinin kalitesine eşdeğer düzeyde sayılabilecek çok daha net, kaliteli ve kusursuz bir tasarıma geçiş yapılmış olması; bu sikkenin 699’da ve 700’de birbirine benzer tarzda darp edilen ilk iki sikkeden daha sonra, Osman Gâzî sikkelerinin kalite açısından çok daha fazla gelişme kaydettiği bir dönemde, farklı ikinci bir hakkâkın da devreye girmesiyle kesin olarak ancak Yenişehir’deki darphânede bastırılmış olabileceğini tarihî açıdan netleştirir[1]. Şu hâlde fiziksel özellikleri ve basım târihleri itibâriyle 699/1300’de Söğüt’te darp edilen sikke kronolojik açıdan ilk, 700/1300-1301’de Yenişehir’de bastırılan sikke ikinci, Artuk’un târihsiz ve darp yeri bulunmayan eski sikkesi ise üçüncü sıraya yerleşmektedir.
Osman Gâzî Sikkelerinin Fiziksel Özellikleri
Darp Sırası:
Koleksiyon:
Madeni:
Darp Târihi:
Darp Yeri:
Kutru:
Ağırlığı:
1
N. Lowick
Gümüş
699/1300
Söğüd
16 mm.?
0,625 gr.?
2
Doha Mz.
Gümüş
700/1300-1
Yenişehir
16 mm.
0,623 gr.
3
İst.Ark.Mz.
Gümüş
Yok
Yenişehir
16 mm.
0,720 gr.
Tablo 2. Osman Gâzî’nin Söğüt ve Yenişehir’de bastırdığı üç sikkesinin darp yerleri, tarihleri, madenleri, kutru, ağırlıkları ve bulundukları koleksiyonları gösteren şema.
Yukarıda işâret ettiğimiz noktalara ek olarak, Osman Gâzî’nin merhum İbrâhim Artuk tarafından yayınlanan bu sikkesinin ön yüzünün sol alt, arka yüzünün ise sağ üst kenarında diğer sikkelerden farklı olarak yuvarlak bir de delik bulunduğu dikkati çeker. Şimdiye kadar ne nümismatların, ne de târihçilerin pek üzerinde durmadıkları bu deliğin sikke üzerine hangi sebep ve amaçla açıldığı tespit edilememiştir. Orhan Gâzî dönemi çağdaş belge ve kaynaklarından yararlandığını başka bir çalışmamızda delilleriyle gösterdiğimiz Bostan-zâde Yahyâ Efendi[2], Tuḥfetü’l-Aḥbāb adlı şemâil-nâmesinde Sultan Orhân döneminde “reʿāyānuñ evlādı başı”na iplikle “delikli aḳça”lar takıldığına, yâni sonraki devirlerde rastlanan bu folklorik geleneğin Osmanlı halkı arasında XIV. yüzyıl başından beri cârî olduğuna açıkça işâret etmiştir[3]. Osman Gâzî’nin ilk akçasının üzerinde de yer alan bu delik, akçaların reâyâ tarafından delinerek ziynet eşyası gibi kullanılma geleneğinin başlangıç zamânını bizzat kurucu hükümdar Osman Gâzî’nin saltanatının ilk yıllarına kadar indirdiği gibi; Paksoy’un bu akçaların “tedâvül amaçlı değil, sembolik olarak bastırıldığı” iddiâsını da büsbütün ortadan kaldırarak, Osman Gâzî’nin sikkelerinin o dönem halkı ve reâyâsının ellerinde dolaşıp durduğunu bir başka açıdan güvenilir bir biçimde te’yid etmektedir.
Osman Gâzî’nin istiklâl kariyerindeki en önemli safha olan “biat” aşamasını ve onun Batı Anadolu Türkmen beylikleri üzerindeki mutlak liderliğinin başlangıç safhasını temsilen 700/1300-1301’de Yenişehir’de darp ettirdiği bu üçüncü sikkesinin keşfi, onun saltanat döneminin sonuna kadar farklı zamanlarda çok sayıda sikkeler bastırdığını ve bunların halkın ellerinde dolaştığını belgelemekle kalmamış; nümismatları ve târih araştırmacılarını bu dönem sikkeleri ve devrin bilinmeyen siyâsî perspektifi hakkında ilk kez dar kalıpların dışına çıkararak, her iki alanda da çalışanlara bakış açılarını genişletmelerini sağlayacak güvenilir bir bilimsel alt yapı sağlamıştır.
Bu üçüncü sikkenin keşfinin ardından, Osman Gâzî adına farklı mizanpajlarda tasarlanmış bunlara benzer târihli ya da târihsiz daha pek çok sikke örneğine rastlanmasının artık hiç kimse için şaşırtıcı olmayacağı ortadadır[4].
İkinci Sikke İle Üçüncü Sikke Birbirinden Tamâmen Farklıdır!
Osman Gâzî’nin vaktiyle Amerika’da yer alan kayıp ikinci sikkesi ve İsviçre’de saklanıp bilâhare Doha Müzesi’ne bağışlanan üçüncü sikkesine ilişkin makalelerimizden sonra, yakın zamanda Feridun Emecen tarafından İlk Osmanlılar adlı kitabın yeni baskısında (Kapı Yayınları, İstanbul 2021): “Şimdilik Osman Bey’e atfedilen iki sikke mevcuttur. Üçüncü bir sikke daha olduğu konusundaki kanaatler, ortalıkta dolaşan ikinci sikkeye ait çizimlerin veya resimlerin ‘çekim veya çizim’ farklılıklarına ‘ayrı şekiller imiş’ gibi anlam yüklenmesine dayanır.” şeklinde yersiz ve mesnedsiz bir iddia ortaya atmıştır (s. 54, dipnot: 10).
Oysa buradaki araştırmamızda açıkça görüldüğü üzere, iki sikkenin darp yeri ve târihine ilişkin değerlendirmelerimizin ikinci sikkenin “çizimleri” ile uzaktan-yakından hiçbir alâkası olmadığı gibi, bu kısımlar birbiriyle en küçük bir benzerlik dahi göstermeyecek kadar birbirinden farklıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi; bir yıl arayla basılmış olan her iki sikke de aynı hakkâk tarafından tasarlandığı, darp yer ve târihleri değiştirilerek tek bir ortak kalıptan çıkarıldığı için birbirine çok benzemekle birlikte, ikisinin daha önce bulundukları yerler de, şahıslar da birbirinden tamâmen farklıdır. Bu sikkelerden birinin yıllarca İngiltere’de, özel bir koleksiyonerin elinde bulunurken, sonradan Amerika’da Nicholas Lowick’in (ö. 1986) eline geçmiş olduğunun ve bilâhare Stephen Album aracılığıyla British Museum’a intikal ettirilmiş olabileceğinin bilinmesi; diğerinin ise tamamen farklı bir şekilde, yıllar önce Bursa’da Şerafettin Erel’in sikkeleri arasında yer alırken 400 Anadolu sikkesiyle birlikte İsviçre’li bir nümismata satılmış ve uzun yıllar burada saklandıktan sonra nihâyetinde Katar’lı bir şeyhe satılıp Doha Müzesi’ne aktarılmış olması, ikisinin aynı sikke olmadığını ve hiçbir şekilde birbiriyle alâkalandırılamayacağını yeterince ispat etmektedir.
Öte yandan Osman Gâzî’nin Amerika’daki kayıp ikinci sikkesi ve Doha’da bulunan üçüncü sikkesinin ön yüzlerindeki darp yer ve tarihlerinin birbirinden tamâmen farklı olması, Doha’daki sikkenin bu yüzünün daha net ve çapaksız bir yüzeye sâhip olup, hatlarının da tümüyle daha net ve belirgin bir şekilde çıkarılması; aynı şekilde üçüncü sikkenin arka yüzündeki beş boğumlu yarı dairesel çerçevenin üçüncü satırında “Gündüz”ün “gef”inin sağ tarafına hizalanan boğumunun çerçevesi çok keskin, belirgin ve öne doğru çıkık bir şekilde devam edip hafif bir silinme ile tamamlanırken, ikinci sikkenin aynı yerinde “gef”e hizalanan yarı dairesel çerçevenin tamamen silinip yüzey seviyesine dek aşınmış olması; ayrıca ikinci sikkenin aynı yüzündeki “darebe” kaydında, “dad” ile “rı” harflerinin birleştiği noktanın hemen üstünde yatay derin bir kesik bulunmasına rağmen üçüncü sikkede yer almaması, fiziksel görünümleri açısından da her iki sikkenin birbirinden tamamen farklı olduğunu anlayabilmek için yeterlidir.
Sonuç itibâriyle uç noktalarda seyreden bu büyük farklılıklar göz ardı edilerek, sadece zan ve tahminle ortaya atılan hiçbir iddiânın bilimsel teâmül ve yöntemlerle bağdaştırılabilmesi, metodolojik açından akademik ve bilimsel bir çerçeveye oturtulabilmesi mümkün değildir.
Kaynakça
Arşiv Belgeleri ve Birincil Kaynaklar:
BOA, TAD (937/1530), nr.: 166
BOA, TAD (937/1530), nr.: 438
BOA, Ali Emîrî, SMST.II, 85/9197
BOA, İbnü’l-Emîn, HAT., 3/256
Bursa Şerʿiyye Sicilleri, Ankara Millî Ktp. nr.: 4121
Ahmed Eflâkî. Manāḳib al-ʿĀrifīn, II, yay.: Tahsin Yazıcı, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 1980.
‘Âşık Paşa. Ġarīb-nāme, II, Süleymâniye Ktp. Lâleli, nr.: 1752/2.
‘Âşık Paşa. Ġarīb-nāme, II/1, nşr.: Kemal Yavuz, TDK Yayınları, Ankara 2000.
Bostan-zâde Yahyâ Efendi. Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Bayezid Devlet Ktp. nr.: 5005.
Chalkokondyles, L. The Histories (Historia), Volume I, Translated by Anthony Kaldellis, Harvard University Press, Cambridge and London 2014.
Ebû’l-Hayr. “Fetḥ-nāme”, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān içinde, Bibliothèque Nationale, Ancien Fonds Turc, nr. 117.
Enverî. Düstūr-nāme, İzmir Millî Ktp., nr.: 22/401.
Enverî, Düstūr-nāme, Paris Bibliothèque Nationale, Ancien Fonds Turc, nr.: 250.
Evliyâ Çelebi. Seyāḥat-nāme, X, Süleymâniye Ktp. Hacı Beşir Ağa, nr.: 452/2.
Firdevsî-i Rûmî. “ʿOs̱mān Tārīḫi” (Manzum Özet), Vilāyet-nāmeʾ-i Ḥacı Bektāş-ı Velī içinde, Ankara Millî Ktp. Yz. nr.: A-7544, vr. 89a-94a.
Gelibolulu Mustafâ ‘Âlî. Künhü’l-Aḫbār, Kayseri Râşid Efendi Ktp. nr.: 920.
Gelibolulu Mustafâ ‘Âlî. Künhü’l-Aḫbār, V, Takvîm-hâne’-i ‘Âmire, İstanbul 1277/1861.
İbn Battûta. Rıḥletü İbn Baṭṭūṭa, I, Matba‘atü’l-Ezher, Kâhire 1346/1928.
Kemâl Paşa-zâde (İbn Kemâl). Tevârih-i Âl-i Osman, I. Defter, nşr.: Şerafettin Turan, TTK Yayınları, Ankara 1970.
Lütfi Paşa. Kitābu Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Ktp. Şevket Rado, nr.: 248.
Müneccim-başı Ahmed Dede. Cāmiʿu’d-Düvel, II, Nûruosmâniye Ktp., nr.: 3172, vr. 272b.
Müneccim-başı Ahmed Dede. Ṣaḥāʾifü’l-Aḫbār fī Veḳāyiʿü’l-Aʿṣār, Ahmed Nedîm Tercemesi, III, Matba‘a’-i ‘Âmire, İstanbul 1285.
“ʿOs̱mān Tārīḫi” (Mensur Özet). Vilāyet-nāmeʾ-i Ḥacı Bektāş-ı Velī içinde, İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Yz. nr.: K. 349, vr. 145a-155a.
Pachymérès, G. Relations Historiques, IV. Livres, X/25, édition, traduction Française et notes: par Albert Failler, Institut Français d’Etudes Byzantines, Paris 1999, p. 366-367.
Rahmî Çelebi. Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek, MS Diez, nr.: A.O. 57.
Artuk, İbrahim, “Osmanlı Beyliği’nin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke”, Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920): ‘Birinci Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi’ (11-13 Temmuz 1977) Tebliğleri / Papers Presented to the ‘First International Congress on the Social and Economic History of Turkey, ed.: O. Okyar-H. İnalcık, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1980, s. 27-33.
Aykut, Şevki Nezihi, “Osmanlı Sikkeleri”, Türkler, X, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 823-849.
Aykut, Şevki Nezihi, “Osman Gâzî’nin Sikkeleri”, Abdülkadir Özcan’a Armağan: Tarihin Peşinde Bir Ömür, ed.: Hayrunnisa Alan, Ömer İşbilir, v.d., İstanbul: Kronik Kitap, 2018, s. 495-500.
Ehlert, Rolf, Umlaufgeld im Osmanischen Reich, Band I: von den Anfagen bis Selim I., Heidelberg 2014.
Emecen, Feridun M., Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015.
Erüreten, Metin, “Osmanlı Akçe ve Medini Darb Yerleri”, Türk Nümismatik Derneği/The Turkish Numismatic Society, Bülten no.: XLVI, İstanbul 2016, s. 19-26.
Erüreten, Metin, Bazı Sahte Paralar/Some Counterfeit Coins, İstanbul: Türk Nümismatik Derneği/The Turkish Numismatic Society, 2017.
İnalcık, Halil, Osmanlılar: Fütühat, İmparatorluk, Avrupa ile İlişkiler, İstanbul: Timaş Yayınları, 2010.
İnalcık, Halil, Söyleşiler ve Konuşmalar, I, haz.: Birsen Çınar, İstanbul: Profil Yayıncılık, 2013.
İzmirlier, Yılmaz, “Osmanlı Beyliği Başlangıçta Başka Bir Beyliğe Bağlı Oldumu?”, Türk Nümismatik Derneği Bülteni: Sevgi Gönül Hatıra Sayısı, İstanbul 2005.
Kılıç, Şahin, Bizans Kısa Kronikleri (Chronica Byzantina Breviora): Osmanlı Tarihinin Bizanslı Tanıkları, İstanbul: İthaki Yayınları, 2013.
Köprülü, M. F. “Alp”, İA, I, s. 379-384.
Köprülü, Mehmed Fuad, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, V. baskı, İstanbul: Akçağ Yayınları, 1991.
Paksoy, İ. Günay, “Osman Gazi’nin Şimdiye Kadar Yayımlanmış Tek Gümüş Sikkesi Üzerine Düşünceler”, Birinci Uluslararası Anadolu Para Tarihi ve Nümismatik Kongresi (25-28 Şubat 2013) / First International Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics (25-28 February 2013) - Bildiriler / Proceedings, ed.: Kayhan Dörtlük-Oğuz Tekin-Remziye Boyraz Seyhan, Antalya: Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü & Vehbi Koç Vakfı, 2014, s. 443-456.
Schreiner, Peter. Corpus Fontium Historiae Byzantinae / Chronica Byzantina Breviora, I (Einleitung und Text), Wien: Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 1975.
Srećković, Slobodan, Akches, I (Volume One): Osman Gazi-Murad II (699-848 AH), Belgrade 1999.
Tekin, Oğuz, Sikkeler, Devletler, Hükümdarlar: Eskiçağda Anadolu’da Paranın Siyasal, Kültürel ve Ekonomik Rolü, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde sunulan bildiri, 22 Kasım 2006.
Yılmaz, Hakan, “Osman Gazi’nin Bastırdığı Sikkeler ve Ona Atfedilen Yeni Bir Sikke Hakkında / II”, HAİD, XVIII/212 (Nisan 2011), s. 43-44.
Yılmaz, Hakan, “Mehmed Fuad Köprülü’nün Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu İle İlgili Tezlerine İlişkin Yeni Bir Değerlendirme”, SKAD/JSCS, II/4 (Güz 2016), s. 19-60.
Yılmaz, Hakan, “Osman Gâzî’nin Kayıp İkinci Sikkesi ve Osmanlı Kuruluş Tartışmalarına Etkisi”, Âb-ı Hayât’ı Aramak: Gönül Tekin’e Armağan, ed.: Ozan Kolbaş-Orçun Üçer, İstanbul: Yeditepe Yayınları, 2018, s. 763-788.
Yılmaz, Hakan, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda Asıl Kurucusu: ‘Orhan Gâzî’”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu / V, I, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2019, s. 357-389.
[1] Burada tanıttığımız üçüncü Osman Gâzî sikkesinden sonra Artuk’un keşfettiği ilk sikke üzerinde de değerlendirmelerde bulunan Ehlert, Doha Müzesi’ndeki üçüncü sikkenin yüzeyindeki pürüz ve aşınmanın daha fazla oluşundan hareketle Artuk sikkesinin bu sikkeden daha yeni olması gerektiği yönünde tahmin yürütür ki (krş. Ehlert, a.g.e., I, p. 14), bu konuda biz de kendisiyle aynı kanaatteyiz.
[2] Hakan Yılmaz, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda Asıl Kurucusu: ‘Orhan Gâzî’”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu / V, I, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2019, s. 363-364, 377, 381, 383.
[3] Kuruluş devrinde re‘âyânın çocuklarının başlarına iplikle akça takma geleneğinin Orhan Gâzî devrinde mevcut olduğuna ışık tutan bu ilginç kayıt şöyledir: “Ḳullarına ʿulūfe virür iken, bir-iki meskūb filori ile bir-iki delikli aḳça ẓuhūr itdükde, defterdāra: “Bu delikli filori ve aḳça nedür?” didikde: “Pādişāh’um! Aʿşār ve cizyeden ḥāṣıl olan māldandur!” diyü cevāb virüp; “Ḫayır! Bunlar reʿāyānuñ evlādı başından, iplige ṭaḳılmış altunlardan alınmışdur!” diyü tecessüs itdüklerinde; ḥaḳīḳat-i ḥāl Sulṭān Orḫān didügi üzere olmış, alan kimesnenüñ elini kesmişdür.” Bostan-zâde Yahyâ Efendi, Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Bayezid Devlet Ktp. nr.: 5005, vr. 11b, st. 12-18.
[4] Şevki Nezihî Aykut ikinci sikkenin çizimine yer verdiği en son makalesinde, -öncekine benzer şekilde- artık bir saklama klasiği hâlini alan tipik ifadeleri eşliğinde, fotoğrafını Garo Kürkman’dan aldığını ve bir yüzünü hiç okuyamadığını, diğer yüzünde ise “Gündüz Alpî” metnin yer aldığını söylediği “üçüncü” bir sikkeden daha söz etmişse de, sır gibi saklamayı tercih ettiği bu fotoğrafı görmediğimiz ve açıkçası artık buna ihtiyaç da hissetmediğimiz için bahsettiği bu “üçüncü sikke”nin “dördüncü” bir sikke olup-olmadığı konusunda herhangi bir tahmin yürütmeye gerek duymuyoruz. Bu “üçüncü sikke” şayet bizim burada neşrettiğimiz sikke ise, burada zaten yeterince ele alındığı için, bizden önce iki nümismatın da çoktan görmüş ve incelemiş oldukları bu sikkeyi saklamaya çalışmak, bize göre artık lüzumsuz bir çabadan başka bir anlam taşımayacağı gibi; yeni bir örnek olduğu düşünülse bile, bilim dünyası için çoktan sır olmaktan çıkan bu sikkeler silsilesinin benzer örneklerini köşe-bucak kaçırmaya çalışmanın da şimdiden sonra hiç kimseye bir şey kazandırmayacağı âşikârdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
OSMAN GÂZÎ’NİN 700/1300-1301’DE YENİŞEHİR’DE BASTIRDIĞI ÜÇÜNCÜ SİKKESİ - 4
Osman Gâzî’nin cismen hâlâ nerede olduğu bilinmeyen ikinci sikkesinin fotoğraflarından sonra şimdi Doha Müzesi’nde ortaya çıkan bu üçüncü sikkenin varlığı, kuruluş tartışmalarına dönemin aslî perspektifinden bakmamızı sağlayacak güvenilir pek çok orijinal tarihî bilginin yanı sıra, Osman Gâzî’nin tüm sikkelerini toplu olarak bir bütün hâlinde değerlendirebilmemize ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki ilk sikke ile ilgili de yeni ve önemli tespitlere ulaşabilmemize imkân sağlamaktadır.
Hakan YILMAZ - Araştırmacı-Yazar & Yeniçağ Tarihi Uzmanı
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Osman Gâzî’nin Son İki Sikkesinin Fiziksel Özellikleri Işığında İlk Sikkeye Yönelik Bâzı Tespitler
Osman Gâzî’nin cismen hâlâ nerede olduğu bilinmeyen ikinci sikkesinin fotoğraflarından sonra şimdi Doha Müzesi’nde ortaya çıkan bu üçüncü sikkenin varlığı, kuruluş tartışmalarına dönemin aslî perspektifinden bakmamızı sağlayacak güvenilir pek çok orijinal tarihî bilginin yanı sıra, Osman Gâzî’nin tüm sikkelerini toplu olarak bir bütün hâlinde değerlendirebilmemize ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki ilk sikke ile ilgili de yeni ve önemli tespitlere ulaşabilmemize imkân sağlamaktadır.
İkinci Osman Gâzî sikkesinin üzerindeki سگود “Sögüd” darp yeri ve ٦٩٩ = “699/1300” basım târihine paralel olarak, çıkarıldığı ibtidâî kalıbın da çok ilkel, çapaklı, kırık ve düzensiz bir tarzda dizayn edilişi; aynı hakkâk tarafından bir yıl sonra basılan üçüncü sikkenin ise yeni bir kalıpla, yalnız سبـ عہ مايہ “Sebʿa-mīye” (700/1300) târih ibâresi ve يكيشار “Yeñi-şār” kısımları değiştirilerek ilkinden çok daha düzgün ve kaliteli bir formatta darp edilişi; gerek üzerlerindeki târih ve yer bilgileri, gerekse fiziksel özelliklerinin birbiriyle kıyâsından hareketle, Osman Gâzî sikkelerinin bir yıl içinde ciddî ölçüde değişim ve gelişime uğradığını sarâhatle tespit etmemizi mümkün kılmaktadır.
Ne var ki ikinci ve üçüncü sikkeler hakkındaki bu belirginliğin, üzerinde darp yeri ve târihi bulunmayan Artuk’un keşfettiği ilk sikke için geçerli olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Mevcut mizanpajıyla ikinci ve üçüncü sikkelerden daha önce mi, sonra mı bastırıldığı anlaşılamayan bu ilk sikkenin fiziksel özellikleri itibâriyle dikkatli ve titiz bir analizi bu konuda genel çerçevede de olsa yeni birtakım tespitlere ulaşabilmemizi kolay bir hâle getirir.
Bu sikkenin arka yüzünde diğer iki sikkeyi de hazırlayan hakkâkın tasarladığı eski mizanpaj aynen korunmuşsa da, ön yüzde daha farklı bir hakkâkın eliyle öncekinden çok daha düzgün bir hatla, diğerlerine göre mükemmelliğin zirvesinde ve İlhanlı sikkelerinin kalitesine eşdeğer düzeyde sayılabilecek çok daha net, kaliteli ve kusursuz bir tasarıma geçiş yapılmış olması; bu sikkenin 699’da ve 700’de birbirine benzer tarzda darp edilen ilk iki sikkeden daha sonra, Osman Gâzî sikkelerinin kalite açısından çok daha fazla gelişme kaydettiği bir dönemde, farklı ikinci bir hakkâkın da devreye girmesiyle kesin olarak ancak Yenişehir’deki darphânede bastırılmış olabileceğini tarihî açıdan netleştirir[1]. Şu hâlde fiziksel özellikleri ve basım târihleri itibâriyle 699/1300’de Söğüt’te darp edilen sikke kronolojik açıdan ilk, 700/1300-1301’de Yenişehir’de bastırılan sikke ikinci, Artuk’un târihsiz ve darp yeri bulunmayan eski sikkesi ise üçüncü sıraya yerleşmektedir.
Osman Gâzî Sikkelerinin Fiziksel Özellikleri
Darp Sırası:
Koleksiyon:
Madeni:
Darp Târihi:
Darp Yeri:
Kutru:
Ağırlığı:
1
N. Lowick
Gümüş
699/1300
Söğüd
16 mm.?
0,625 gr.?
2
Doha Mz.
Gümüş
700/1300-1
Yenişehir
16 mm.
0,623 gr.
3
İst.Ark.Mz.
Gümüş
Yok
Yenişehir
16 mm.
0,720 gr.
Tablo 2. Osman Gâzî’nin Söğüt ve Yenişehir’de bastırdığı üç sikkesinin darp yerleri, tarihleri, madenleri, kutru, ağırlıkları ve bulundukları koleksiyonları gösteren şema.
Yukarıda işâret ettiğimiz noktalara ek olarak, Osman Gâzî’nin merhum İbrâhim Artuk tarafından yayınlanan bu sikkesinin ön yüzünün sol alt, arka yüzünün ise sağ üst kenarında diğer sikkelerden farklı olarak yuvarlak bir de delik bulunduğu dikkati çeker. Şimdiye kadar ne nümismatların, ne de târihçilerin pek üzerinde durmadıkları bu deliğin sikke üzerine hangi sebep ve amaçla açıldığı tespit edilememiştir. Orhan Gâzî dönemi çağdaş belge ve kaynaklarından yararlandığını başka bir çalışmamızda delilleriyle gösterdiğimiz Bostan-zâde Yahyâ Efendi[2], Tuḥfetü’l-Aḥbāb adlı şemâil-nâmesinde Sultan Orhân döneminde “reʿāyānuñ evlādı başı”na iplikle “delikli aḳça”lar takıldığına, yâni sonraki devirlerde rastlanan bu folklorik geleneğin Osmanlı halkı arasında XIV. yüzyıl başından beri cârî olduğuna açıkça işâret etmiştir[3]. Osman Gâzî’nin ilk akçasının üzerinde de yer alan bu delik, akçaların reâyâ tarafından delinerek ziynet eşyası gibi kullanılma geleneğinin başlangıç zamânını bizzat kurucu hükümdar Osman Gâzî’nin saltanatının ilk yıllarına kadar indirdiği gibi; Paksoy’un bu akçaların “tedâvül amaçlı değil, sembolik olarak bastırıldığı” iddiâsını da büsbütün ortadan kaldırarak, Osman Gâzî’nin sikkelerinin o dönem halkı ve reâyâsının ellerinde dolaşıp durduğunu bir başka açıdan güvenilir bir biçimde te’yid etmektedir.
Osman Gâzî’nin istiklâl kariyerindeki en önemli safha olan “biat” aşamasını ve onun Batı Anadolu Türkmen beylikleri üzerindeki mutlak liderliğinin başlangıç safhasını temsilen 700/1300-1301’de Yenişehir’de darp ettirdiği bu üçüncü sikkesinin keşfi, onun saltanat döneminin sonuna kadar farklı zamanlarda çok sayıda sikkeler bastırdığını ve bunların halkın ellerinde dolaştığını belgelemekle kalmamış; nümismatları ve târih araştırmacılarını bu dönem sikkeleri ve devrin bilinmeyen siyâsî perspektifi hakkında ilk kez dar kalıpların dışına çıkararak, her iki alanda da çalışanlara bakış açılarını genişletmelerini sağlayacak güvenilir bir bilimsel alt yapı sağlamıştır.
Bu üçüncü sikkenin keşfinin ardından, Osman Gâzî adına farklı mizanpajlarda tasarlanmış bunlara benzer târihli ya da târihsiz daha pek çok sikke örneğine rastlanmasının artık hiç kimse için şaşırtıcı olmayacağı ortadadır[4].
İkinci Sikke İle Üçüncü Sikke Birbirinden Tamâmen Farklıdır!
Osman Gâzî’nin vaktiyle Amerika’da yer alan kayıp ikinci sikkesi ve İsviçre’de saklanıp bilâhare Doha Müzesi’ne bağışlanan üçüncü sikkesine ilişkin makalelerimizden sonra, yakın zamanda Feridun Emecen tarafından İlk Osmanlılar adlı kitabın yeni baskısında (Kapı Yayınları, İstanbul 2021): “Şimdilik Osman Bey’e atfedilen iki sikke mevcuttur. Üçüncü bir sikke daha olduğu konusundaki kanaatler, ortalıkta dolaşan ikinci sikkeye ait çizimlerin veya resimlerin ‘çekim veya çizim’ farklılıklarına ‘ayrı şekiller imiş’ gibi anlam yüklenmesine dayanır.” şeklinde yersiz ve mesnedsiz bir iddia ortaya atmıştır (s. 54, dipnot: 10).
Oysa buradaki araştırmamızda açıkça görüldüğü üzere, iki sikkenin darp yeri ve târihine ilişkin değerlendirmelerimizin ikinci sikkenin “çizimleri” ile uzaktan-yakından hiçbir alâkası olmadığı gibi, bu kısımlar birbiriyle en küçük bir benzerlik dahi göstermeyecek kadar birbirinden farklıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi; bir yıl arayla basılmış olan her iki sikke de aynı hakkâk tarafından tasarlandığı, darp yer ve târihleri değiştirilerek tek bir ortak kalıptan çıkarıldığı için birbirine çok benzemekle birlikte, ikisinin daha önce bulundukları yerler de, şahıslar da birbirinden tamâmen farklıdır. Bu sikkelerden birinin yıllarca İngiltere’de, özel bir koleksiyonerin elinde bulunurken, sonradan Amerika’da Nicholas Lowick’in (ö. 1986) eline geçmiş olduğunun ve bilâhare Stephen Album aracılığıyla British Museum’a intikal ettirilmiş olabileceğinin bilinmesi; diğerinin ise tamamen farklı bir şekilde, yıllar önce Bursa’da Şerafettin Erel’in sikkeleri arasında yer alırken 400 Anadolu sikkesiyle birlikte İsviçre’li bir nümismata satılmış ve uzun yıllar burada saklandıktan sonra nihâyetinde Katar’lı bir şeyhe satılıp Doha Müzesi’ne aktarılmış olması, ikisinin aynı sikke olmadığını ve hiçbir şekilde birbiriyle alâkalandırılamayacağını yeterince ispat etmektedir.
Öte yandan Osman Gâzî’nin Amerika’daki kayıp ikinci sikkesi ve Doha’da bulunan üçüncü sikkesinin ön yüzlerindeki darp yer ve tarihlerinin birbirinden tamâmen farklı olması, Doha’daki sikkenin bu yüzünün daha net ve çapaksız bir yüzeye sâhip olup, hatlarının da tümüyle daha net ve belirgin bir şekilde çıkarılması; aynı şekilde üçüncü sikkenin arka yüzündeki beş boğumlu yarı dairesel çerçevenin üçüncü satırında “Gündüz”ün “gef”inin sağ tarafına hizalanan boğumunun çerçevesi çok keskin, belirgin ve öne doğru çıkık bir şekilde devam edip hafif bir silinme ile tamamlanırken, ikinci sikkenin aynı yerinde “gef”e hizalanan yarı dairesel çerçevenin tamamen silinip yüzey seviyesine dek aşınmış olması; ayrıca ikinci sikkenin aynı yüzündeki “darebe” kaydında, “dad” ile “rı” harflerinin birleştiği noktanın hemen üstünde yatay derin bir kesik bulunmasına rağmen üçüncü sikkede yer almaması, fiziksel görünümleri açısından da her iki sikkenin birbirinden tamamen farklı olduğunu anlayabilmek için yeterlidir.
Sonuç itibâriyle uç noktalarda seyreden bu büyük farklılıklar göz ardı edilerek, sadece zan ve tahminle ortaya atılan hiçbir iddiânın bilimsel teâmül ve yöntemlerle bağdaştırılabilmesi, metodolojik açından akademik ve bilimsel bir çerçeveye oturtulabilmesi mümkün değildir.
Kaynakça
Arşiv Belgeleri ve Birincil Kaynaklar:
BOA, TAD (937/1530), nr.: 166
BOA, TAD (937/1530), nr.: 438
BOA, Ali Emîrî, SMST.II, 85/9197
BOA, İbnü’l-Emîn, HAT., 3/256
Bursa Şerʿiyye Sicilleri, Ankara Millî Ktp. nr.: 4121
Ahmed Eflâkî. Manāḳib al-ʿĀrifīn, II, yay.: Tahsin Yazıcı, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 1980.
‘Âşık Paşa. Ġarīb-nāme, II, Süleymâniye Ktp. Lâleli, nr.: 1752/2.
‘Âşık Paşa. Ġarīb-nāme, II/1, nşr.: Kemal Yavuz, TDK Yayınları, Ankara 2000.
Bostan-zâde Yahyâ Efendi. Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Bayezid Devlet Ktp. nr.: 5005.
Chalkokondyles, L. The Histories (Historia), Volume I, Translated by Anthony Kaldellis, Harvard University Press, Cambridge and London 2014.
Ebû’l-Hayr. “Fetḥ-nāme”, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān içinde, Bibliothèque Nationale, Ancien Fonds Turc, nr. 117.
Enverî. Düstūr-nāme, İzmir Millî Ktp., nr.: 22/401.
Enverî, Düstūr-nāme, Paris Bibliothèque Nationale, Ancien Fonds Turc, nr.: 250.
Evliyâ Çelebi. Seyāḥat-nāme, X, Süleymâniye Ktp. Hacı Beşir Ağa, nr.: 452/2.
Firdevsî-i Rûmî. “ʿOs̱mān Tārīḫi” (Manzum Özet), Vilāyet-nāmeʾ-i Ḥacı Bektāş-ı Velī içinde, İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yz. nr.: K.5, vr. 153a-164a.
Firdevsî-i Rûmî. “ʿOs̱mān Tārīḫi” (Manzum Özet), Vilāyet-nāmeʾ-i Ḥacı Bektāş-ı Velī içinde, Ankara Millî Ktp. Yz. nr.: A-7544, vr. 89a-94a.
Gelibolulu Mustafâ ‘Âlî. Künhü’l-Aḫbār, Kayseri Râşid Efendi Ktp. nr.: 920.
Gelibolulu Mustafâ ‘Âlî. Künhü’l-Aḫbār, V, Takvîm-hâne’-i ‘Âmire, İstanbul 1277/1861.
İbn Battûta. Rıḥletü İbn Baṭṭūṭa, I, Matba‘atü’l-Ezher, Kâhire 1346/1928.
Kemâl Paşa-zâde (İbn Kemâl). Tevârih-i Âl-i Osman, I. Defter, nşr.: Şerafettin Turan, TTK Yayınları, Ankara 1970.
Lütfi Paşa. Kitābu Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Ktp. Şevket Rado, nr.: 248.
Müneccim-başı Ahmed Dede. Cāmiʿu’d-Düvel, II, Nûruosmâniye Ktp., nr.: 3172, vr. 272b.
Müneccim-başı Ahmed Dede. Ṣaḥāʾifü’l-Aḫbār fī Veḳāyiʿü’l-Aʿṣār, Ahmed Nedîm Tercemesi, III, Matba‘a’-i ‘Âmire, İstanbul 1285.
“ʿOs̱mān Tārīḫi” (Mensur Özet). Vilāyet-nāmeʾ-i Ḥacı Bektāş-ı Velī içinde, İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Yz. nr.: K. 349, vr. 145a-155a.
Pachymérès, G. Relations Historiques, IV. Livres, X/25, édition, traduction Française et notes: par Albert Failler, Institut Français d’Etudes Byzantines, Paris 1999, p. 366-367.
Rahmî Çelebi. Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek, MS Diez, nr.: A.O. 57.
Şihâbüddîn b. Fazlu’llâh el-‘Ömerî. Mesālikü’l-Ebṣār fī Memāliki’l-Emṣār, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr.: 3416.
Şihâbüddîn b. Fazlu’llâh el-‘Ömerî. Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım, nşr.: D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul 2014.
Şikârî. Ḳaramān-nāme, Konya Yusuf Ağa Kütüphânesi, Yzm. nr.: 562.
Yazıcı-zâde Ali. Tevārīḫ-i Āl-i Selçuḳ, TSMK, Revan, nr.: 1391.
Kitap ve Makaleler:
Artuk, İbrahim, “Osmanlı Beyliği’nin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke”, Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920): ‘Birinci Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi’ (11-13 Temmuz 1977) Tebliğleri / Papers Presented to the ‘First International Congress on the Social and Economic History of Turkey, ed.: O. Okyar-H. İnalcık, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1980, s. 27-33.
Aykut, Şevki Nezihi, “Osmanlı Sikkeleri”, Türkler, X, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 823-849.
Aykut, Şevki Nezihi, “Osman Gâzî’nin Sikkeleri”, Abdülkadir Özcan’a Armağan: Tarihin Peşinde Bir Ömür, ed.: Hayrunnisa Alan, Ömer İşbilir, v.d., İstanbul: Kronik Kitap, 2018, s. 495-500.
Ehlert, Rolf, Umlaufgeld im Osmanischen Reich, Band I: von den Anfagen bis Selim I., Heidelberg 2014.
Emecen, Feridun M., Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015.
Erüreten, Metin, “Osmanlı Akçe ve Medini Darb Yerleri”, Türk Nümismatik Derneği/The Turkish Numismatic Society, Bülten no.: XLVI, İstanbul 2016, s. 19-26.
Erüreten, Metin, Bazı Sahte Paralar/Some Counterfeit Coins, İstanbul: Türk Nümismatik Derneği/The Turkish Numismatic Society, 2017.
Finkel, Carolina, Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı, trc.: Zülal Kılıç, İstanbul: Timaş Yayınları, 2014.
İnalcık, Halil, Osmanlılar: Fütühat, İmparatorluk, Avrupa ile İlişkiler, İstanbul: Timaş Yayınları, 2010.
İnalcık, Halil, Söyleşiler ve Konuşmalar, I, haz.: Birsen Çınar, İstanbul: Profil Yayıncılık, 2013.
İzmirlier, Yılmaz, “Osmanlı Beyliği Başlangıçta Başka Bir Beyliğe Bağlı Oldumu?”, Türk Nümismatik Derneği Bülteni: Sevgi Gönül Hatıra Sayısı, İstanbul 2005.
Kılıç, Şahin, Bizans Kısa Kronikleri (Chronica Byzantina Breviora): Osmanlı Tarihinin Bizanslı Tanıkları, İstanbul: İthaki Yayınları, 2013.
Köprülü, M. F. “Alp”, İA, I, s. 379-384.
Köprülü, Mehmed Fuad, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, V. baskı, İstanbul: Akçağ Yayınları, 1991.
Paksoy, İ. Günay, “Osman Gazi’nin Şimdiye Kadar Yayımlanmış Tek Gümüş Sikkesi Üzerine Düşünceler”, Birinci Uluslararası Anadolu Para Tarihi ve Nümismatik Kongresi (25-28 Şubat 2013) / First International Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics (25-28 February 2013) - Bildiriler / Proceedings, ed.: Kayhan Dörtlük-Oğuz Tekin-Remziye Boyraz Seyhan, Antalya: Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü & Vehbi Koç Vakfı, 2014, s. 443-456.
Schreiner, Peter. Corpus Fontium Historiae Byzantinae / Chronica Byzantina Breviora, I (Einleitung und Text), Wien: Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 1975.
Srećković, Slobodan, Akches, I (Volume One): Osman Gazi-Murad II (699-848 AH), Belgrade 1999.
Tekin, Oğuz, Sikkeler, Devletler, Hükümdarlar: Eskiçağda Anadolu’da Paranın Siyasal, Kültürel ve Ekonomik Rolü, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde sunulan bildiri, 22 Kasım 2006.
Yılmaz, Hakan, “Osman Gazi’nin Bastırdığı Sikkeler ve Ona Atfedilen Yeni Bir Sikke Hakkında / II”, HAİD, XVIII/212 (Nisan 2011), s. 43-44.
Yılmaz, Hakan, “Mehmed Fuad Köprülü’nün Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu İle İlgili Tezlerine İlişkin Yeni Bir Değerlendirme”, SKAD/JSCS, II/4 (Güz 2016), s. 19-60.
Yılmaz, Hakan, “Osman Gâzî’nin Kayıp İkinci Sikkesi ve Osmanlı Kuruluş Tartışmalarına Etkisi”, Âb-ı Hayât’ı Aramak: Gönül Tekin’e Armağan, ed.: Ozan Kolbaş-Orçun Üçer, İstanbul: Yeditepe Yayınları, 2018, s. 763-788.
Yılmaz, Hakan, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda Asıl Kurucusu: ‘Orhan Gâzî’”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu / V, I, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2019, s. 357-389.
[1] Burada tanıttığımız üçüncü Osman Gâzî sikkesinden sonra Artuk’un keşfettiği ilk sikke üzerinde de değerlendirmelerde bulunan Ehlert, Doha Müzesi’ndeki üçüncü sikkenin yüzeyindeki pürüz ve aşınmanın daha fazla oluşundan hareketle Artuk sikkesinin bu sikkeden daha yeni olması gerektiği yönünde tahmin yürütür ki (krş. Ehlert, a.g.e., I, p. 14), bu konuda biz de kendisiyle aynı kanaatteyiz.
[2] Hakan Yılmaz, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda Asıl Kurucusu: ‘Orhan Gâzî’”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu / V, I, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2019, s. 363-364, 377, 381, 383.
[3] Kuruluş devrinde re‘âyânın çocuklarının başlarına iplikle akça takma geleneğinin Orhan Gâzî devrinde mevcut olduğuna ışık tutan bu ilginç kayıt şöyledir: “Ḳullarına ʿulūfe virür iken, bir-iki meskūb filori ile bir-iki delikli aḳça ẓuhūr itdükde, defterdāra: “Bu delikli filori ve aḳça nedür?” didikde: “Pādişāh’um! Aʿşār ve cizyeden ḥāṣıl olan māldandur!” diyü cevāb virüp; “Ḫayır! Bunlar reʿāyānuñ evlādı başından, iplige ṭaḳılmış altunlardan alınmışdur!” diyü tecessüs itdüklerinde; ḥaḳīḳat-i ḥāl Sulṭān Orḫān didügi üzere olmış, alan kimesnenüñ elini kesmişdür.” Bostan-zâde Yahyâ Efendi, Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Bayezid Devlet Ktp. nr.: 5005, vr. 11b, st. 12-18.
[4] Şevki Nezihî Aykut ikinci sikkenin çizimine yer verdiği en son makalesinde, -öncekine benzer şekilde- artık bir saklama klasiği hâlini alan tipik ifadeleri eşliğinde, fotoğrafını Garo Kürkman’dan aldığını ve bir yüzünü hiç okuyamadığını, diğer yüzünde ise “Gündüz Alpî” metnin yer aldığını söylediği “üçüncü” bir sikkeden daha söz etmişse de, sır gibi saklamayı tercih ettiği bu fotoğrafı görmediğimiz ve açıkçası artık buna ihtiyaç da hissetmediğimiz için bahsettiği bu “üçüncü sikke”nin “dördüncü” bir sikke olup-olmadığı konusunda herhangi bir tahmin yürütmeye gerek duymuyoruz. Bu “üçüncü sikke” şayet bizim burada neşrettiğimiz sikke ise, burada zaten yeterince ele alındığı için, bizden önce iki nümismatın da çoktan görmüş ve incelemiş oldukları bu sikkeyi saklamaya çalışmak, bize göre artık lüzumsuz bir çabadan başka bir anlam taşımayacağı gibi; yeni bir örnek olduğu düşünülse bile, bilim dünyası için çoktan sır olmaktan çıkan bu sikkeler silsilesinin benzer örneklerini köşe-bucak kaçırmaya çalışmanın da şimdiden sonra hiç kimseye bir şey kazandırmayacağı âşikârdır.
En Çok Okunan Haberler