SON DAKİKA
Hava Durumu

MEŞHUR EŞKIYADAN DELİ BALTA

Araştırmacı-Tarih Öğretmeni Ömer Faruk Dinçel Osmanlı Devleti’nin 17. yüzyılda zayıflamaya başlayan otoritesi ile ortaya çıkan derebeyler ve meşhur Eşkıya Deli Balta’nın yaptıklarını arşivlerden araştırarak sayfalarımıza taşıdı. 

Haber Giriş Tarihi: 07.07.2022 23:34
Haber Güncellenme Tarihi: 07.07.2022 23:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursasehrengiz.com/
MEŞHUR EŞKIYADAN DELİ BALTA

 

Araştırmacı Yazar-Tarih Öğretmeni Ömer Faruk Dinçel

“Osmanlı Devleti’nde 17. yüzyılda merkezde ve taşrada otoritenin zayıflamasına ve tımar sisteminin bozulmaya başlamasına bağlı olarak taşrada ayanlar (derebeyleri) ortaya çıkmaya ve güç kazanmaya başlamıştır. Özellikle 18. yüzyıl sonu (1787-1792) ve 19. yüzyıl başlarında (1806-1812) meydana gelen Osmanlı-Rus savaşları ülke ekonomisinin ve toplumsal yapının bozulmasına, eşkıya gruplarının daha da çoğalmasına ve bunlarla yeterince mücadele edilememesine neden olmuştur.

18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarında Bursa ve çevresinde Osmanlı Devleti’ni en çok uğraştıran eşkıyanın başında Kumlalı Deli Balta Mustafa, Şile Eski Serdarı Uzun Hasan(1) Kandıralı Mehmet, Kara Mustafa, Serikli Osman, Deli Hüseyin, Bostancıoğlu, İnegöllü Numan Bey’in oğlu Ömer Bey vb. gelir. İstanbul, Üsküdar, Kartal, Pendik, Gebze, Yalova, Karamürsel, Bursa, Gemlik ve Pazarköy (Orhangazi) taraflarında eşkıyalık yapan, baskın ve yağma yapıp adam öldüren bu şahıslarla ilgili Osmanlı arşivinde çeşitli vesikalar bulunur.

Eşkıyalık yapmaları sebebiyle haklarında yakalanması için fermân-ı kaza çıkarılan Gemlik kazasına bağlı Kumla köyünden (vesikada Kumlu şeklinde) Deli Balta ve arkadaşı Sağır Osman, Gemlik kazasının Armutlu köyünden Mandıracı ve arkadaşı Öküzoğlu Osman, Bursa kazasının Ağlaşan köyünden Serikli Osman(2) ve arkadaşı Şişmanoğlu Hüseyin, Dış (Dışkaya olabilir) köyünden Kel Velioğlu Mustafa, Karaköylü Macaroğlu Halil, Arapoğlu Emin, Selim köyünden Palancıoğlu Emin, Canbaz köyünden Kürtoğlu Osman, Hasan köyünden İmamoğlu, Narlıdere köyünden Yassıoğlu adlı şahısların bir daha gizli ve açık şekilde eşkıyalığa tevessül etmemeleri, yerlerinde oturmaları, namuslarıyla durmaları şartıyla affedildikleri, aksi olursa yakalanıp cezalandırılmaları hususunda Bursa Mollası’na, Gemlik Nâibi’ne ve Dergâh-ı Âli kapıcıbaşılarından İnegöllü Numan Bey’e hitaben hüküm gönderilmiştir. Bunun yanı sıra Deli Balta’nın Gemlik kazasında, Eskicioğlu ve Köy Ağasıoğlu’nun Umurbey Köyü’nde, Serikli Osman ve yeğeni Deli Hüseyin’in Ağlaşan Köyü’nde, Bostancıoğlu Halil ve Sadık nâm habislerin (kötülerin) Bursa’da şekavette bulunduklarını vesikalardan öğreniyoruz.(3)

Eşkıyanın Hüdavendigâr Sancağı kazalarına geldiğinde üzerlerine varılması için çıkarılan ferman, Rikâb-ı Hümayûn Kaymakamı Tatar Ahmet Ağa eliyle mütesellim, kadı ve nâiblere ulaştırılmıştır. Fermanın gelmesiyle ayan, zabitan ve halkın önde gelen kişileri, şer-i meclise davet edilip huzurlarında ve yüzlerine karşı emirler okunarak bilgilendirilmiştir.

Deli Balta, 1791-1802 yılları arasında Gemlik ve Yalova köylerini kasıp kavurmuş, hakkında yakalama ve idam kararı verilmiştir. Bu işle görevlendirilmiş olan Hüdavendigâr Mütesellimi İsmail Ağa’dan ve Kocaeli Mütesellimi’nden bu şakinin yakalanıp, kesik başının İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir. Ayrıca Hüdavendigâr Mütesellimi, Gemlik, Mudanya kadılıklarına ve Pazarköy Naibi’ne ferman ve hüküm gönderilmiş, konuyla alakalı yazışmalar yapılmıştır.

Meşhur şaki Deli Balta, 1802 yılının temmuz ayı sonu veya ağustos ayı başında yine eşkıyadan Kandıralı Mehmet ile Karamürsel tarafında Ganiçe (Gınçe/Gonca) köyü yakınlarında girdiği bir çatışmada öldürülmüştür.

DELİ BALTA KİMDİR?

Asıl adı Mustafa’dır. 18 yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarında adını duyuran eşkıyadan Deli Balta’nın Bursa’nın Gemlik ilçesinin Kumla köyünden olduğunu 1797 yılına ait bir vesikada geçen “Gemlik kazasına tâbi‛ Kumlu karyesi sâkinlerinden Deli Balta” cümlesinden anlıyoruz. Burada Büyükkumla veya Küçükkumla köylerinden hangisi olduğu belirtilmemiş olup sadece Kumlu (Kumla) şeklinde yazılmıştır. Küçükkumla köyünden olması kuvvetle muhtemeldir.(4)

Yetmiş kadar adamı olan Deli Balta, Gemlik, Kumla, Armutlu, Pazarköy, İznik, Yalova, Karamürsel ve Şile de serserice gezen ve eşkıyalık yapan biri olarak tanımlanmıştır.(5)

DELİ BALTA’NIN İLK İCRAATI

Deli Balta Mustafa, kayıtlara göre ilk icraatına 1793 yılının Ağustos ayı içinde Bozburun’dan geçen kayıklar ile Katırlı Dağlarından saraya kar ve buz nakleden buzcuları soymakla başlamıştır.

Gemlik ve Yalakabad (Yalova) taraflarında eşkıyalık yapan Deli Balta, refiki Sağıroğlu Osman ve on iki nefer avenesiyle birlikte, Bozburun’dan(6) geçen kayıkların önünü kesip içindekileri soyduktan sonra, İstanbul’a kar ve buz nakleden katırcıların tüm eşyasını almış ve “Katırlı köyünden ikibin kuruş gelirse salıveririz” diye istekte bulunmuştur. Bu eşkıyanın arkadaşları da İnce Mehmetoğlu Abtullah ve avenesidir. Bu eşkıya grubu Küçükkumla köyünden oldukları için köye gelmişler. Kumla Ayanı Mehmet Bey, bu eşkıya ile muharebeye girişmiş, iki eşkıyayı öldürmüş, Yazıcıoğlu Emin ve Küçük Alioğlu Ömer adındaki şakileri ele geçirmiş ve bunları mahkemeye teslim etmiştir. Devlet kerestelerinin yüklenmesi işinde çalışanlardan ve Kalyon-ı Hümâyun’un kalyoncularından Yazıcıoğlu Emin’in yakalanıp kalyona götürülerek, Küçük Alioğlu Ömer adındaki şakiye de Haseki marifetiyle cezalar verilmiştir.(7) Şekavetle adını duyurmaya başlayan Deli Balta’nın aynı yılın Eylül ayında Şile’de bir ağanın yanında olduğu haber alınmıştır.(8) Buradan da anlaşıldığı üzere Deli Balta’nın soygun yaptıktan sonra izini kaybettirmek üzere bir müddet Şile taraflarında hıfz olduğu anlaşılıyor.

1800 Eylülünde eski Şile Serdarı Uzun Hasan ve Deli Balta’nın Koru-yı Hümâyun’un neresinde görülürse Koru-yı Hümâyun zabiti tarafından üzerlerine varılıp idam ve yok edilmeleri hususunda Kartal, Gebze kadılarına emir gönderilmiştir.(9)

Gemlik ve Pazarköy taraflarında adını duyuran Deli Balta ve rüfekasından Dramalı Süleyman, İskilipli Halil ve yirmi beş nefer arkadaşıyla Karamürsel ve Yalakabad (Yalova) taraflarına da musallat olmaya başlamıştır. Bu eşkıya tayfası 1800 yılının Eylül Ayında Gemlik’in Küçükkumla köyünün üstündeki harmanlara geldiler. Köy sakinlerinden ve kendi halleriyle meşgul olan Aşçıoğullarından(10) Seyyid Ahmet ve Seyyid Ali isimli kimseleri haksız yere darb ve katlettikten sonra, menzil beygirlerini, odun kesen fukaranın hayvanlarını, eşyalarını gasp ve yağma etmişlerdir. Zabitler tarafından üzerlerine varıldığında firar edip Karamürsel ve Yalakabad taraflarına gitmişler, dağ tarafında olan köylere baskın yapıp, oduncuları bağlayıp köyün ileri gelenlerinden para isteyip halka zulmetmişlerdir. Halk bu eşkıyanın şerrinden dolayı odun kesimi için dağlara, değirmen, bahçe ve bağlarına gidemeyip perişan olmuştur. Bu eşkıyanın yok edilmesi için Kocaeli Sancağı mutasarrıfı Darendeli Ali Paşa’ya ve Mütesellim Ahmet Ağa’ya emir gönderilmiştir.(11)

1801 yılının Şubat ayında Gemlik kazası naibine, ayan, serdar ile Küçük Kumla sakinlerinden İbrahim Bey ve oranın ileri gelenlerine hüküm gönderilerek, Koru köy tarafında ağıllara zarar veren, çobanları katleden Şile eski Serdarı Uzun Hasan ile Deli Balta’nın idam ve yok edilmeleri istenmiştir.(12) 

 DELİ BALTA VE SERİKLİ OSMAN’IN YENİŞEHİR’DEKİ MÜSADEMESİ

 Bursa ve çevresinde ortaya çıkan eşkıyanın yakalanması için Hüdavendigâr Mütesellimi İsmail Efendi başta olmak üzere kadılar, naibler, yerel yöneticiler ve ayanlar görevlendirilmiştir. Eşkıyanın yakalanması için görevlendirilenlerden birisi de İnegöllü Numan Bey’dir.

1801 yılının Nisan Ayında Bursa, Gemlik, İnegöl ve çevresinde ortaya çıkan Serikli Osman ve Deli Balta gibi eşkıyanın yakalanması için görevlendirilen İnegöllü Numan Bey’in bu vazifesini önemsemediği ve yapmadığı hatta eşkıyadan Serikli Osman ile Deli Balta’yı himaye ettiği anlaşılmaktadır.(13)

 Serikli Osman, Deli Balta ve avenesi, Yenişehir civarında güpegündüz Osmanlı askerleriyle müsademeye girmiştir. Müsademede yaralanan Serikli Osman, firar edip İnegöl taraflarına kaçmış, iki adamı canlı yakalanırken birkaç adamı da ölü ele geçirilmiştir. Yapılan tahkikatta eşkıyanın İnegöl kazasına bağlı Çavuş köyüne gittikleri, buradan beygirlere binerek Hamza Bey köyündeki Emin Bey’in konağına gidip sığındıkları tespit edilmiştir. (Vesikada Deli Hüseyin yazılmış) Emin Bey de bu eşkıyayı Kulaca köyündeki Numan Bey’in konağına ulaştırmıştır. Bu iki eşkıyanın iki gün içinde merkezden sevk edilen mübaşir vasıtasıyla İstanbul’a gönderilmesi istenmişse de bu mümkün olmamış ve eşkıya yakalanamamıştır.

Eşkıya ile tam manasıyla mücadele edilememesinin temel nedenleri: devletin yanında gibi gözüken bazı ayanların eşkıya ile işbirliği içinde olmaları, onlardan yararlanmak veya şerlerinden korunmak adına onları himaye etmeleri, ayanlar arasındaki güç mücadelesi ve devlet adamlarının sahip oldukları çiftliklerin eşkıya tarafından yakılma tehlikesidir. Diğer taraftan da yörede faal olan eşkıyanın zaman zaman güçlerini birleştirmeleri ve beraber hareket etmeleridir.

 DELİ BALTA’NIN KÜÇÜKKUMLA BASKINI (1801)

Eşkıyadan Deli Balta ve Şile eski serdarı Uzun Hasan’ın yaptığı şekaveti, Hüdavendigâr mütesellimi İsmail Ağa’nın, Gemlik Kazası naibi (İbrahim Efendi), Pazarköy naibi ile Yalakabad Kadısı es-seyyid İbrahim Efendi’nin yazdığı yazılardan ve verdikleri bilgilerden öğreniyoruz.

Haklarında idam ve izaleleri talep edilen eşkıyadan Deli Balta, Şile eski serdarı Uzun Hasan, Sağıroğlu Osman ve kırk dört kişiden oluşan çetesi, 1801 yılının Mayıs ayında Deveboynu adı verilen yerden sefine (gemi) ile Gemlik’in Küçükkumla köyü’ne gelmiş ve eski ayanlardan Ağazâde İbrahim Bey’in konağını basmıştır. Kumla Ayanı İbrahim Bey ve adamları da silahla karşılık vermiş, eşkıyadan iki kişi öldürülmüş ve yine eşkıyadan Yazıcıoğlu Emin ile Küçük Alioğlu Ömer sağ yakalanmıştır.

Deli Balta ve adamları Küçükkumla köyünde Ağazâde İbrahim Bey’in konağını ateşe vermiş bu ateş sebebiyle çevresindeki altı ev de yanmıştır. Deli Balta ve avenesi, çobanlara zarar vermiş, oradan Narlı köyüne geçip müezzini ve Rüstemoğlu’nu katlettikten sonra Armutlu köyüne gitmiş, burada Mandıracı’nın kardeşi Kara Bayraktar’ın konağına misafir olmuştur. Deli Balta, Küçükkumla ve Narlı köyünden gasp ettiği eşyaları ve bir atı Kara Bayraktar’a teslim etmiştir.(14)

 ARMUTLU’DA ÇIKAN MÜSADEME (1801)

Armutlu, Osmanlı döneminde Bursa’ya ve Gemlik kazasına bağlı bir köy iken, günümüzde Yalova’ya bağlı bir ilçedir.

Deli Balta ve Uzun Hasan adındaki şakiler, Küçük Kumla köyünden sonra Narlı köyüne (Vesikada Enarlı şeklinde yazıyor) gidip müezzini ve Rüstemoğlu’nu katlettikten sonra Armutlu köyüne gitmişler ve burada Mandıracı’nın kardeşi Kara Bayraktar’ın evinde bir gece kalmışlardır. Sabahleyin Deli Balta, Armutlu Çarşısına inip fakir olan halkı toplamış ve onları “Kara Bayraktar ile müttefik olduğum, onunla yakınlaştığım hakkında ve aleyhimde zabitlere bir şey derseniz hepinizi yakarım!” diyerek tehdit etmiştir. Ardından geriye dönerek Narlı tarafına gitmiştir. Askerler Armutlu’ya gelmeden evvel Deli Balta avenesiyle birlikte, geriye dönerek Karacaali köyüne, buradan da dağa çıkarak Koru ve Yalova taraflarına gitmiştir. Karamürsel yakınlarında Papaz Çiftliği adı verilen yerde oldukları haber alınmış, üzerlerine gidilmiş fakat Karamürsel’e kaçtıkları anlaşılmıştır.(15) 

Diğer taraftan eşkıyanın Armutlu köyüne gittiklerinin haber alınması üzerine Gemlik Serdarı ve Ağazâde İbrahim Bey, çevreden topladığı iki yüzden fazla adamı ve zaptiye memuruyla birlikte (bir gün sonra) gece vakti Armutlu’ya gelmiş ve içinde Deli Balta’nın saklandığını haber aldıkları Kara Bayraktar’ın konağını muhasara altına almışlardır. Kara Bayraktar da yanındaki otuz nefer haşerat ile zabit ve İbrahim Bey’in neferlerine karşı muharebeye tutuşmuş, dört neferi katletmeleri üzerine konağı tamamen ateşe verilmiş ve Kara Bayraktarla birlikte aveneleri de öldürülmüştür. Böylece Armutlu, eşkıyadan temizlenmiştir. Kara Bayraktar, cümle eşkıyadan daha zalim olduğu, birkaç seneden beri Gemlik, Mudanya ve Yalakabad (Yalova) kazalarındaki esnafa ve sahil köylerindeki halka zulmettiği bildirilmiştir.(16)

DELİ BALTA’NIN DİĞER FAALİYETLERİ VE ALINAN TEDBİRLER

Haklarında idam fermanı olan Deli Balta ve arkadaşı eski Şile Serdarı Uzun Hasan ve avenesinin Gemlik tarafında eşkıyalık yaptıklarından, tutulup idam edilerek kesik başlarının gönderilmesine dair Gemlik Tersanesi’nde kalyon inşa etmekle memur olan İnegöllü Numan Bey’e emir verilmiştir.(17) 

Haklarında bulundukları yerde yakalanmaları ve kesik başlarının gönderilmesi için emir çıkarılan Uzun Hasan ve Deli Balta’nın herhangi bir yerde durmadıkları, bel başından ve Karamürsel taraflarından kayıklara binerek karşı taraftaki Pendik ve Taşköprü kazalarından Şile tarafına gittikleri daha sonra tekrar kayıklara binip Karamürsel ve Yalova taraflarından Pazarköy, İznik ve Gemlik kazalarına geçtikleri haber alınması üzerine harbi iyi bilen asker tedarik edilip bu eşkıyanın yok edilmesiyle alakalı Hassa Silahşörlerinden Kocaeli Mütesellimi Ahmet Ağa tarafından bir arzuhal ve Pazarköy Ayanı Halil Ağa’ya hitaben bir emir gönderilmiştir.(18)

Gemlik kadısı İbrahim Efendi de kazanın ayanı, serdarı, zabitleri ve halktan silahlı kişilerle hazır olduklarını, eşkıyanın Gemlik tarafına geldiği takdirde üzerlerine gideceklerini bildirmiştir.(19)

Devlet tarafından yasaklanan soygun faaliyetleri karada eşkıyalık denizde de korsanlık olarak yapılıyordu. Soygun ve yol kesme zaman zaman Gemlik ve Yalova körfezinde çektirme teknelerle yapılmaktaydı. Diğer taraftan yörede diğer eşkıya grupları da faaliyetteydi. Eşkıya sergerdelerinden bir diğeri de Deli Balta’nın rakibi olan Kandıralı Mehmet’ti.

Kandıralı Mehmet’in yakalanması için elli nefer piyade ile süvari görevlendirilmiş ve avenesinden altı eşkıya Gemlik’te yakalanmıştır.(20)  

Kandıralı Mehmet, Arap Selim, Çalık ve Cezayirli Deli Mehmet adlarındaki şakiler başlarına altmış neferden fazla kişiyi toplayıp çektirme sefinesi ve kayıklar tedarik ederek gâh Karamürsel ve gâh İznikmid körfezi sahillerinde dolaşıp, gelip geçen kayıkları haraca bağlamışlardır.(21)   

1801 yılının ekim ayında Deli Balta, on beş adamıyla birlikte Gemlik’in Kapaklı köyüne gelip kayığa binmiş, denizde fırkate (üç direkli olup kürekli ve hızlı yol alan harp gemisi) görünce karaya çıkıp dağa doğru gittiği haberi alınır alınmaz harekete geçilmiş, bir taraftan Pazarköy kazasına gidilirken diğer taraftan da Yalakabad (Yalova) tarafında bölükbaşı kulları dağ yollarını kesmiştir. Yeniköylü İnce Mehmed adlı şaki, köydeki ihtiyarlardan bazılarını kilise kapısında katledip kaçmış. İsyan edip yanına 30-40 nefer haşeratı toplayıp köyde kule inşa etmiş, Deli Balta, Kandıralı ve diğer eşkıyayı da yanına çekmiştir.(22)

Gemlik, Yalakabad, Pazarköy ve havalisinde gelip geçenleri soyan ve insanları katleden eşkıyadan Deli Balta ve Kandıralı’nın yakalanıp idam edilmesi için Hüdavendigâr Sancağı Mütesellimi İsmail Ağa görevlendirilmiş ve eşkıyanın araştırılması için Yalakabad kazasına Bölükbaşı tayin edilmiştir. Yapılan teftişte adı geçen eşkıyanın Pazarköy kazasına bağlı Yeniköy’de (Cedid köy) Şaki İnce Mehmet’in yanına gelip gittikleri, gasp ettikleri eşyaları buraya bıraktıkları, İnce Mehmet’in köyde bir kule inşa ettiği, konuyla ilgili bilgisi olanların gelip söylediklerine göre; ‘Şaki İnce Mehmet’in idam edilip, kulesinin yıkılmadığı müddetçe diğer eşkıyanın da yakalanıp idam edilmesinin mümkün olamıyacağını’ Yalakabad Kazası Kadısı Es-seyyid İbrahim bildirmiştir.(23)

Hüdavendigâr Sancağı Mütesellimi İsmail Ağa’nın yaptığı teftiş ve incelemeye göre 1801 yılının ekim ayında Deli Balta adlı şakinin Gemlik kazasının Karacaali ve Büyükkumla köylerine gelip iki insanı soyup bıçakla kesmiş ve kaybolmuştur. Şimdi ise Pazarköy kazasına bağlı Yeniköy’den şaki İnce Mehmet’in yanına gelip bir iki gece kaldıkları Pazarköy Kadısı Ebubekir Efendi’nin verdiği bilgiden anlaşılmıştır.(24) 

1801 yılının kasım ayında Deli Balta, Karacaali köyüne gelip Bayezidoğlu adlı kişinin evini basıp iki yüz kuruşunu gasp ettikten sonra Kapaklı ve Katırlı köylerine gitmiştir.(25)

Gemlik Kazası Ayanı Ağazâde İbrahim Bey, memleketi Deli Balta’nın şerrinden korumak için İstanbul’da Galata’da oturan Kahveci Kalyoncu Çavuşlarından Süleyman Alemdar’a bir mektup yazarak ondan ücretli sekban talep etmiştir. Bu adamın yetmiş beş adamının olduğu ve bu kişilere hükmettiği anlaşılmaktadır.(26)

Süleyman Çavuş, Ağazade İbrahim Bey’in talebi üzerine Kalyoncu Zenci Selim, Kalyoncu Salih, Kalyoncu Hüseyin, Kalyoncu Mehmet, Kalyoncu Mustafa, Kalyoncu İsmail, Kalyoncu İbrahim ve Mustafa adlı şahısları sekban olarak Gemlik’e göndermek üzere Galata’da Eski Yağ Kapanı İskelesi’nden kayığa bindirmiştir. Bu sekbanlar, Kız Kulesi önlerinde silahlı olarak Gemlik’in Kapaklı köyünden Ali Reis’in Kurşunlu kayığına binerlerken bizzat Padişah III. Selim tarafından görülmeleri üzerine yakalanıp hapsedilmiş ve sorgularında bu şahısların Gemlik Kazası Ayanı Ağazâde İbrahim Bey tarafından eşkıya Deli Balta’nın şerrinden, aylık on beşer kuruş ücret karşılığında memleketi korumak için Galata’da oturan Kahveci Kalyoncu Çavuşlarından Süleyman Alemdar’dan istenen beş-on nefer sekban (ücretli asker) olduğu anlaşılmıştır. (27)

1802 yılının haziran ayı sonlarında Deli Balta ve Kandıralı Mehmed’in başlarına topladıkları yirmi beş-otuz nefer haşerat ile önce Adalar’a sonra da Tuzla tarafına gittikleri haber alınmıştır.(28)

DELİ BALTA’NIN ÖLÜMÜ

Yalova ve Gemlik taraflarında soygun yapan iki eşkıya başından Kandıralı Mehmet ile Deli Balta birbirlerinin rakipleri olmuşlardır. Hakkında defalarca fermân-ı kaza çıkarılan Kandıralı Mehmet, Osmanlı zaptiyelerini çok uğraştırmıştır. Yalova kazasına bağlı Çınar koru denilen yerde Karamürsel Ayanı Hacı Hasan Ağa’nın kuvvetleriyle müsademeye girmiş fakat ele geçirilememiştir. Bu hadisenin ardından Kandıralı Mehmet, gece vakti Karamürsel kazasına bağlı Ganiçe/Gınca/Gonca köyüne gelmiş, birkaç hanenin eşyasını gasp edip köyü ateşe vermiş ve buradan da dağ tarafına doğru giderken eşkıyadan Deli Balta’ya rast gelmiştir. 1802 yılında iki eşkıya grubunun birbirleriyle yaptıkları dört saat süren muharebe ve mukatele sırasında Deli Balta ve alemdarı Abası Yanık, Kandıralı Mehmet ve adamları tarafından öldürülmüştür. Kandıralı Mehmet, Deli Balta’nın ve alemdarı Abası Yanık’ın kesik başlarını alıp Ulaşlı İskelesi’nden kayığa binerek Yalova tarafına kaçmıştır.(29) Muhtemelen Deli Balta’nın kesik başı adet olduğu üzere Kandıralı Mehmet tarafından denize atılmıştır.(30)

Kaynakça

1-Şile Serdarı Uzun Hasan, 1806-1812 yıllarında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rusların Osmanlı’ya saldırma ihtimaline karşı İstanbul Boğazı’nı müdafaa etmekle görevlendirilmiş, İsmail Kalesi’nde de Ruslara karşı cansiperane savaşmıştır. Savaş öncesinde eşkıyadan olan Uzun Hasan, savaş sırasında ise Saadetlü Uzun Hasan olmuştur. BOA. HAT.254-14490. H.29/12/1221.M.9 Mart 1807. BOA. C.AS.385-15910.H.10/02/1223.M. 7 Nisan 1808.

2-Bu isim, hem BOA. tasnifinde hem de Atilla Çetin Hocanın yazdığı yazılarda “Sidikli Osman” olarak okunmuştur. Bizim okumamız ise “Serikli Osman” şeklindedir. 1813 yılı Haziran Ayında Ağlaşanlı Osman’ın firar ettiğini, yeğeni Deli Hüseyin’in oğlunun ve bu köyden beş adamının öldürülüp kesik başlarının gönderildiği bildirilmiştir. BOA. HAT.500-24514.H.13/06/1228.M. 13 Haziran 1813. 1845 yılına ait bir vesikada Serikli Osman’ın halen eşkıyalık yaptığı, affedilip huzura çağırıldığı konusu yer alır. BOA.A.}MKT.21-81.H.29/12/1260. M. 9 Ocak 1845. 

3-BOA.AE.SSLM.III.347-19940. H. 11/10/1211.M. 9 Nisan 1797. BOA.C.ZB.53-2628.H.30/07/1213.M.7 Ocak 1799.

4-BOA. C.DH.289-14425.H.06/01/1208. M.14 Ağustos 1793. BOA.AE.SSLM.III.347-19940. H. 11/10/1211.M. 9 Nisan 1797. Küçükkumla köyünün temettuat kaydına göre köyde 63.hanede Baltacıoğlu sülalesi ikamet etmektedir. BOA. TMT.d. 7963.h.29/12/1261.M.29 Aralık 1845.

5-C.ZB.86-4283. H.30/01/1206. M.29 Eylül 1791. 

6-Bozburun: Gemlik körfezinin bir uç noktası olup, Armutlu yakınlarındadır.

7-BOA. C.DH.289-14425.H.06/01/1208. M.14 Ağustos 1793.

8-BOA.C.ZB.66-3261.H.30/01/1208. M.7 Eylül 1793.

9-BOA. C.ZB.44-2199.H.25/04/1215.M. 15 Eylül 1800.

10-Atilla Çetin Hoca bu sülale ismini “İsmail” şeklinde okumuştur. Atilla Çetin, Kocaeli ve Hüdavendigâr Sancaklarında Eşkıyalık Olayları (18. Ve 19.Yüzyıllar), Osmanlı’dan Günümüze Eşkıyalık ve Terör, Editör: Osman Köse, İkinci baskı, Samsun 2017, sf.139. Küçükkumla köyünün Temettuat ve nüfus defterlerini incelediğimizde bu köyde Aşçıoğlu adında bir sülalenin olduğunu görürüz. Bkz. BOA.ML.VRD.TMT.d. 7963. H.29/12/1261. M. 29 Aralık 1845. BOA.NFS.d.1409.H.29/12/1246.M. 10 Haziran 1831.

11-BOA. C.DH.343-17113.H.29/04/1215.M. 19 Eylül 1800.

12-BOA.C.DH.5-222.H.30/09/1215.M.14 Şubat 1801.

13-BOA.C.DH.29-1445.H.10/12/1215. M. 24 Nisan 1801.

14-BOA.C.DH.11-530.H.29/12/1215.M.13 Mayıs 1801.

15-BOA.AE.SSLM.III.-193-11616. H.23/12/1215. M.7 Mayıs 1801.

16-BOA. C.DH.11-530/2. H. 29-12-1215-M. 13 Mayıs 1801.

17-BOA.C.ZB.52-2574. H.29/12/1215. M.13 Mayıs 1801.

18-BOA.C.ZB.68-3358.H.30/01/1216.M. 12 Haziran 1801.  

19-BOA.AE.SSLM.III. 224-13125. H.28/02/1216. M.10 Temmuz 1801.

20-BOA.C.ZB.13-605.H.07/05/1216.M.17 Ağustos 1801. BOA.C.ZB.24-1162.H.29/05/1216.M.7 Ekim 1801.

21-BOA. C.DH.265.13209.H.29/06/1216.M.6 Kasım 1801. BOA.C.ZB. 77-3838.H.29/06/1216.M.6 Kasım 1801) (BOA.C.ZB. 28-1367.H.29/05/1216.M.7 Ekim 1801.

22-BOA.C.ZB. 49-2410/3. H.02/06/1216. M. 10 Ekim 1801.   

23-BOA.C.ZB.49-2410- H.02/06/1216- M. 10 Ekim 1801.

24-BOA.C.ZB.49-2410.H.02/06/1216.M.10 Ekim 1801.

25-BOA.C.ZB.54-2684. H. 29/06/1216. M.6 Kasım 1801.

26-BOA.HAT.241-13514. H.09/01/1216-M.22 Mayıs 1801.

27-BOA.HAT.241-13514. H.09/01/1216-M.22 Mayıs 1801. BOA. HAT.241-13518.H.09/01/1216-M.22 Mayıs 1801. BOA. HAT.241-13520. H.29/12/1216. M. 2 Mayıs 1802.

28-BOA.C.ZB.84-4185.H.29/02/1217. M. 1 Temmuz 1802.

29-BOA. HAT.104-4100.H.03/04/1217.M. 3 Ağustos 1802. BOA.HAT. 105-4137.H.29/12/1217. M. 22 Nisan 1803.

30-Deli Mehmet adıyla nam salan Kandıralı Mehmet, Kocaeli ve çevresinde eşkıyalık yaptı. Eşkıyadan Deli Balta’yı öldürdü. Ardından hakkında idam kararı olmasına rağmen affedildi. 1808’de İstanbul’daki isyanlarda elebaşılık yaptı. Seydi Ali Paşa’nın kethüdalığının ardından Rumeli’de isyancılara karşı görevlendirildi. Paşa ünvanı verildi. Çorum Sancağında görev yaptı. Halkın şikayeti üzerine görevinden alındı. İstanköy Adasına sürgüne gönderildi. 1816 yılında da öldürüldü. Bkz. Atilla Çetin, aynı makale, sf.137-139.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.