SON DAKİKA
Hava Durumu

DAĞ YÖRESİ’NİN ANTİK DÖNEME AİT ÖNEMLİ ESERLERİ

Ömer faruk Dinçel- Tarih Öğretmeni Yöremiz topraklarında envanter kaydı yapılmamış veya yeterince incelenmemiş, bilimsel araştırmayı bekleyen antik dönem eserleri yetkililerin ilgisini bekliyor. Bu eserlerin definecilerin üzerlerine acımasızca inen kazma ve küreklerinden korunmaları gerek.   Bursa’nın Dağ Yöresi olarak bilinen Orhaneli, Harmancık, Keles ve Büyükorhan ilçe topraklarında Lidya, Roma ve Bizans dönemlerine ait önemli kalıntılar ve

Haber Giriş Tarihi: 19.04.2022 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 19.04.2022 00:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursasehrengiz.com/
DAĞ YÖRESİ’NİN ANTİK DÖNEME AİT ÖNEMLİ ESERLERİ

Ömer faruk Dinçel- Tarih Öğretmeni

Yöremiz topraklarında envanter kaydı yapılmamış veya yeterince incelenmemiş, bilimsel araştırmayı bekleyen antik dönem eserleri yetkililerin ilgisini bekliyor. Bu eserlerin definecilerin üzerlerine acımasızca inen kazma ve küreklerinden korunmaları gerek.

 

Bursa’nın Dağ Yöresi olarak bilinen Orhaneli, Harmancık, Keles ve Büyükorhan ilçe topraklarında Lidya, Roma ve Bizans dönemlerine ait önemli kalıntılar ve eserler bulunur. Bunların bir kısmı yapılan Olympos Araştırmaları neticesinde kaydedilirken(1) bir kısmı hatta en önemli kısmı görülememiş ve envanter kayıtları da maalesef yapılmamıştır. Örneğin; Dağ Yöresi’nin en önemli antik dönem eserlerinden biri olan Adranos Kalesi ile ilgili envanter çalışmasının yapılmaması çok ilginç. Orhaneli-Bursa yolu kenarındaki bu eserin görülmemiş olması düşünülemez. Keles’in Kemaliye Mahallesi’nde cami duvarında ve bir evin bahçesinde bulunan, mahalle yakınlarındaki Kızılkilise’ye ait üzeri yazılı onlarca eser görülmemiştir. Harmancık’ın Çatalsöğüt Mahallesi’nde üzerinde aslan ve boğa resimlerinin bulunduğu Lidya paraları ve bu eserlerin çıktığı alan, Karaca Mahallesi’nde bulunan ve birinde yazıt bulunan işlemeli mermer eserler, Gedikören Mahallesi yakınlarındaki Asartepe’de bulunan kale kalıntıları ve Ece Mahallesi’nde bir evin bahçesindeki mermer lahit görülmemiş ve incelenmemiştir.(2)

Yörede yapılan çalışmalar öncesinde literatür çalışması yapılmadan, yöreyle ilgili yazılan kitapları, dergileri ve yazıları taramadan, yörede alan araştırmaları yapan araştırmacılardan destek alma ihtiyacı hissedilmeden, yöreyi yeterince bilmeyen şahısların mihmandarlığında yapılan proje çalışmalarında çok büyük eksikliklerin olduğu görülmektedir. Proje çalışmalarında yörenin en önemli antik dönem eserlerinin gözden kaçırılmış olması, incelenmemesi, bu eserlerin envanter kayıtlarının yapılmaması sonucunu doğurmuştur.

Bu yazımda yöremiz topraklarında envanter kaydı yapılmamış veya yeterince incelenmemiş, bilimsel araştırmayı bekleyen birkaç eserden bahsedeceğim. Amacımız ilgililerin ve yetkililerin dikkatlerini bu eserler üzerine çekmek ve definecilerin üzerlerine acımasızca inen kazma ve küreklerinden korunmalarını sağlamaktır.

 HADRİANOİ ANTİK KENTİ

Adriani, Hadrianoi, Adranos, Edrenos adlarıyla telaffuz edilen bu kent, Roma ve Bizans Dönemleri’nde bir tekfurluk merkezidir. Bu statüsü yörenin Osmanlıların fethine kadar sürmüş ve 1325 yılında Orhan Gazi tarafından fethedilmiştir.

Günümüzde Orhaneli ilçe merkezi yakınlarında ve Kusumlar Mahallesi yolu üzerinde lokalize edilmiş olan Hadrianoi antik kenti, Roma İmparatoru Hadrian (İ.S. 117-138) tarafından 123 ile 131 yılları arasında av mahalli olarak kurulmuştur. Hadrianoi kenti, ilçe merkezinden Kusumlar Mahallesi’ne giden yol üzerinde, ilçe mezarlığının altından başlayarak Kusumlar Mahallesi istikametinde geniş bir alana kurulmuştur. Antik kentin mezarlığı, ilçe mezarlığının batı tarafında meşelik bir alan içindedir. Bu alanda yapılmış olan kaçak kazılar sonucunda birkaç mezar gün yüzüne çıkmıştır. Antik kentin mezarlığında bugüne kadar herhangi bir bilimsel bir çalışma yapılmamıştır.

Bu alandaki çalılıkların antik kentin bazı kalıntılarını koruduğu, büyük bir kısmının tarımsal alan olarak kullanıldığını, mezarların bazılarının kazıldığını, tarlalarda ise yoğun bir şekilde kerpiç, tuğla, kırık küp parçaları, dibek taşları, yapı taşları, kilisenin kırık sütunları ve seramik parçalarının sağa sola dağılmış vaziyette oldukları tarafımızdan görülmüştür. Saray, kilise veya gymnasium’dan geriye kalan kalıntılar ise toprak yüzeyinde sağlam ve belirgin bir şekilde durmaktadır. Bu önemli yapının duvar kalıntısı çalılıkların içine doğru gittiğinden devamını görme şansımız olmadı. Çalılıklardan dolayı güçlükle bakabildiğimiz bir alanda uzunca ve dikili vaziyette bir taş durmaktaydı.(3) Bu alandan çıkan kalıntıların bir kısmı Orhaneli Belediye bahçesinde sergilenmektedir. Belediye bahçesinde sergilenen eserlerdeki yazıtlarla ilgili Fatih Onur tarafından bilimsel bir araştırma yayınlanmıştır.(4)

 ADRANOS KALESİ

Orhaneli ilçe merkezinin 2,5 kilometre güneyinde, Bursa – Orhaneli karayolu üzerinde, Kocasu nehrinin yakınında çevreye hâkim bir tepe üzerindedir. Ortaçağ kalesi olduğu kaynaklarda belirtilir. Yapılış tarihi belirsizdir.
Adranos kalesi, Bursa-Orhaneli yolu üzerinde ve Orhaneli İlçe merkezine 2 km. kala yolun sağ tarafında, çevreye hâkim bir tepe üzerindedir. Bursa yolunun batısında kalan kalenin yakınından Kocasu nehri geçer. Ortaçağ kalesi olan bu yapının, Hadrianoi antik kentinin ve Prusias (Bursa) – Aizonai (Çavdarhisar) antik yolunun güvenliğini sağlama amaçlı kurulduğu anlaşılmaktadır. Ünlü gezginlerden Hamilton ve Charles Texier, Adranos Kalesi hakkında bilgi verirler. Hamilton, kalenin Rhyndacus nehrinin kenarında olduğunu, savunma amaçlı kulelerinin bulunduğunu, Charles Texier de kalenin Bizans şatosu olduğunu ve kentin kıyısını koruduğunu yazar.(5)
Adranos Kalesi’yle ilgili elde ettiğimiz bilgiler ve önerilerimiz şu şekildedir;
a) Kale burçlarından sadece ikisi yıkık ve harap bir şekilde günümüze ulaşabilmiştir. Yıkılmış olan burçlardan birinin oval şekilde temel kalıntıları toprak yüzeyinde görülmektedir. Kale duvarlarını çevreleyen burçların aslında daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.
b) Burçların oval şeklinde taşlarla örülü olduğu, aralarında kırmızı kiremit ve horasan harcı kullanıldığı ve bu burçların içinde dışarıyı gözetleme amacıyla mazgal delikleri bulunduğu görülmektedir. Bu mazgal deliklerinin bir kısmı içlerine taş düştüğünden kapalı durumdadır. Bu burçlar her geçen gün tahrip olmaktadır.
c) Kalenin duvar kalıntıları yer yer toprak yüzeyinde görülebilmektedir. Bu duvarlar, iki burç arasındaki hat üzerinde dizili taşlardan oluşmaktadır.
ç) Yıkılmış olan kale duvarlarının taşları tepenin eteklerine dağınık bir şekilde durmaktadır. Kalenin hem içini hem de eteklerini ağaçlar ve çalılar kaplamıştır.
d) Kalenin eteklerinde horasan, kiremit ve tuğla parçaları bulunmaktadır.
e) Kocasu nehrini gören kale, Orhaneli-Bursa yolunu kontrol eden ve antik dönemde bu yolun güvenliğini sağlayabilecek bir konumdadır.
f) Kalenin ayakta kalabilen burçları ve toprak yüzeyindeki kale duvarlarından yola çıkılarak kalenin planı çıkarılabilir.
g) Google earth adlı programdan kalenin uydu görüntüsünü incelediğimizde kalenin üçgen bir yapısının olduğu, kalenin eteklerinde ise maden işleme tesisinin ve binalarının olduğu görülmektedir.(6)
h) Kalenin çok yakınında özel bir maden işleme tesisi vardır. Kale kalıntıları, bakımsız olup korunmaya muhtaçtır. Bu alanda arkeolojik çalışmalar yapılırsa önemli tarihi kalıntıların çıkabileceğini düşünüyoruz.

DAĞ KALESİ (KALE-İ KÜHSÂR)

Orhaneli’nin Sadağ Mahallesi yakınlarında ve Kaleler Tepesindedir. Osmanlı kronik yazarlarından İbn-i Kemal’in Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinde burası “Kale-i Kühsâr” olarak adlandırılmıştır.

Sadağ Kanyonuna hakim bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan bu kalenin duvarları yıkılmıştır. Kale duvarlarının temelleri ise belirgin bir vaziyettedir. Kalenin bir tarafı uçurup olup yıkıntılarının altında ve çevresinde birkaç mermer sütun ve lahit parçalarının olduğu köylüler tarafından ifade edilmiştir. Burası, 1325 yılında Orhan Gazi’nin Adranos’u (Orhaneli) fethi sırasında Osmanlı kuvvetlerinden kaçan Tekfurun çıkmaya çalıştığı ve sonunda yakalanacağını anlayınca kayalardan aşağı kendisini atıp intihar ettiği kale olmalıdır. Ünlü gezgin Hamilton, bu kalenin eski bir kale olduğunu ve çiftçilerin Tekia/Tekke adını verdiklerini belirtir.

SERÇELER MAHALLESİNDEKİ LAHİT

Orhaneli’nin Serçeler Mahallesindedir. Mahallenin Orhaneli’den girişinde ve mezarlık yakınındaki bir yamaç üzerindedir. Tescil edilmemiş olan bu lahit, büyük bir mermer taş üzerine yapılmış olup kapak kısmı defineciler tarafından tahrip edilmiştir.    

 KAYA HAMAMI

 Ortaçağda muhtemelen Roma imparatoru Hadrianus döneminde yaptırılmış olup halk arasında “Kaya Hamamı” olarak bilinmektedir. Hamilton, bu hamamlardan eserinde bahsetmiştir.(9) Hamam, Orhaneli’nin Sadağı Mahallesi yakınlarındaki Sadağı kanyonu içindedir. Kalıntıları belirgin bir şekilde durmaktadır. Ancak yaya olarak ulaşılabilen bu hamam faal olmayıp terk edilmiş durumdadır. Hamamın orijinal yapısının önüne sonradan kare şeklinde duvar örülmüş ve yakın döneme kadar buranın suyundan insanlar istifade etmişlerdir. Buranın doğal sıcak suyu kanyon içersine döşenen 5.600 metrelik borular vasıtasıyla Aslanlı Jeotermal Tesislerine ulaştırılmaktadır. Tesislerde suyun sıcaklığı 63 derecedir.

GELİN KAYASI

 Keles ilçesinin Menteşe Mahallesindedir. Mahallenin yaklaşık 2 km. uzağında ve güneybatı yönünde bulunun bu yer,korunaklı ve sarp bir kaya kütlesi üzerindedir. Kaya yarıkları arasından çıkılabilen Gelin Kayasındaki bir oda duvarında Hz. İsa ile Hz. Meryem’in tasvir edildiğini düşündüğüm, duvara oyulmuş vaziyetteki bu freskler, halk arasında gelin ve damat olarak bilinmektedir. Kayalara oyulmuş bir vaziyette oturma yerleri de yapılmış olan bu alanın yamaçlarında mezar kalıntıları bulunur. Duvarlarda bulunan renkli freskler, atılan taşlar neticesinde tahrip edilmiştir. Buradan Kocasu nehri ve oluşturduğu vadi tüm ihtişamıyla gözükmektedir

TAPINAK KALINTISI

Orhaneli’nin bağlı Şükriye ile Deliballılar Mahalleleri arasında, Çınarcık Vadisi’nin Deliballılar Mahallesi’ne bakan kısmındadır. Duvarlarının belirgin bir şekilde durduğu kare planlı bu yapının bir tapınak kalıntısı (Şapel) olduğunu düşünüyorum. İçinde kaçak kazının yapılmış olduğu bu yapıyla ilgili gerçekler ancak bilimsel bir çalışma sonucunda ortaya çıkabilecektir.

Kaynakça:

1-Bursa ve İlçeleri Arkeolojik Kültür Envanteri-1, Olympos Araştırmaları (Keles-Orhaneli-Harmancık-Büyükorhan), Editör: Mustafa Şahin, Bursa 2014.

2-Bu eserlerle ilgili bilgiler ve bunların fotoğraflarının bir kısmı yazmış olduğumuz Bursa Dağ Yöresi adlı kitabımızda yayınlanmıştır. Bkz. Ömer Faruk Dinçel, Yörük ve Türkmen Diyarı Bursa Dağ Yöresi, Bursa 2003, s. 68, 72, 73, 78.

 3-Bu konuyla ilgili yaptığımız incelemenin sonuçları için bkz.; Ömer Faruk Dinçel, “Osmanlı Hakimiyetine Geçiş Sürecinde Orhaneli”, Şehr-i Orhan Dergisi, Sayı 1, Haziran 2014, s. 16, 17, 18.

4-Bkz. Fatih Onur, “New Inscriptions from Harianoi pros Olympon (Mysia)”, Hadrianoi Pros Olympon’dan (Mysia) Yeni Yazıtlar, Olba xıx. 2011, s. 331-348.5-William John Hamilton, Researches ın Asıa Mınor, Pontus, and Armenıa, Volume 1, Chapter VI. London, 1842, s. 90 ; Charles Texier, Küçük Asya, Bithynia, Hazırlayan: Raif Kaplanoğlu, Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, Bursa 1997, s. 211.

6-Google earth, Erişim tarihi, 23 Aralık 2014.7-İbn-i Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman, I. Defter, Hazırlayan: Şerafettin Turan, TTK, Ankara 1970, s. 185-186.

8-Hamilton, a.g.e., s. 87.

9-Hamilton, a.g.e., s. 87.                                                                                        

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.