PINARBAŞI’NDAN BUHARLAŞAN TÜRBE!

Ünlü matematik ve astronomi bilgini Kadızade-i Rumi’nin dedesi olan, Bursa’da bir mahalleye adı verilen, vakfı bulunan, döneminde çok sayıda din ve bilim adamı yetiştiren Kadı Mahmud b. Mehmet’in yani Koca Naib veya Koca Hoca’nın Pınarbaşı Mezarlığı’ndaki türbesi nasıl yok oldu veya yok edildi? Bu sorunun cevabını arkadaşımız Kerim Bayramoğlu araştırdı...

Haber Giriş Tarihi: 20.04.2022 17:23
Haber Güncellenme Tarihi: 20.04.2022 17:23
https://www.bursasehrengiz.com/

CAN BAHÇESİNDEN SÖKÜLEN BİR NİŞAN VE HİKÂYESİ

Yazının başlığına bakıp da sakın bir “uçan evliya” haberi okuyacağınızı sanmayın. Gayet net tarihi bir mezarlıkta önemli bir şahsiyete ait koca türbenin nasıl ortadan kaldırıldığını sorgulayacağız. Ama önce, tarihi Pınarbaşı Mezarlığı’ndan bahsetmemiz gerekiyor.

Malum olduğu üzere Pınarbaşı Mezarlığı, tarihi Bursa’nın yani Bursa Kalesi’nin güneyindeki Fetih Kapısı’nın karşısında Uludağ’ın yamaçlarında yer alıyor. Bursa’nın en eski Müslüman mezarlıklarından biri olan Pınarbaşı, pek çok önemli şahsiyetin kıyameti beklediği son durak olarak, günümüzde de kullanılıyor.

Peki bu mezarlık nasıl oluştu?

Rivayet odur ki Bursa’nın 1326’daki fethinden önceki yıllarda Bizans tekfurunun kızı hastalanıyor. Tekfurun sarayındaki tabipler gibi, Bizans’ın diğer şehirlerinden gelen hekimler de kızcağızın derdine çare bulamıyor. Tekfur, çok sevdiği kızının gözleri önünde eriyip gitmesinin çaresizliğini yaşarken, şehre Şemseddin Hindi adlı bir gezgin geliyor. Tekfurun evladının dermansız bir hastalığa yakalandığını duyunca da kızı görmek istiyor. Nihayetinde Şemseddin Hindi’yi kabul eden Tekfur, kızını tedavi etmesi halinde ne isterse vereceğini söylüyor. Hasta yatağında kızı muayene eden Şemseddin Hindi, tedavinin mümkün olduğunu söyleyince, tekfur büyük bir sevinç yaşıyor. Gerçekten de genç kız, Şemseddin Hindi’nin hazırladığı önerdiği tedaviyle kısa sürede ayağa kalkıyor.

CAN BAHÇESİ

Tabi doğal olarak sıra Şemseddin Hindi’nin isteğini geliyor. Hekim Şemseddin, sadece ve sadece Pınarbaşı’ndaki sarayın bahçesini istediğini söylüyor. Neden başka bir şey değil de tekfurun çok değer verdiği ve çeşit çeşit çiçeklerin yetiştiği bu bahçeyi istediği Şemseddin’e sorulunca, “Burasını can bahçesi yapacağım” diye cevap veriyor. Şemseddin kendisine verilen bahçenin karşısında bir zaviye yapıyor. İlerleyen dönemde Bursa, Orhan Bey tarafından fethedilince de tekfurun hediye ettiği bahçe, Müslüman mezarlığı olarak bir can bahçesi haline dönüşüyor. O yüzden Şemseddin Hindi’nin yaptırdığı binanın Hindiler Kalender Hanesi, can bahçesi haline getirdiği yerin de Pınarbaşı Mezarlığı olduğu rivayet ediliyor.

Gerçekten de Pınarbaşı Mezarlığı, bağrında pek çok önemli şahsiyeti barındırıyor. Bu tarihi alanda kabirler gibi çok sayıda türbe de bulunuyor. Bazı türbeler bakımsızlıktan dolayı yıkılmış ve günümüze ulaşamamış durumda…

İşte bu türbelerden biri de ‘Şeyhülislam Koca Hoca, yani Kâdı Mahmud b. Mehmed’e ait.

KÂDIZADELERİN KÖKÜ

Peki kimdir bu Kâdı Mahmud b. Mehmed?

Kadı Mahmud b. Mehmet, Orta Çağ’ın ünlü Türk matematik ve astronomi bilgini Bursalı Kadızade-i Rumi’nin dedesi…  1364’te Bursa’da doğan Kadızade-i Rumi’nin asıl adı Musa Paşa’dır ve soyca ilim sahibi bir aileden gelen döneminin ünlü bilim insanlarından Bursa Kadısı Mehmet (Muhammed) Çelebi’nin oğludur. Ama bu aileye ve Rumi’ye “Kadızade” ismini veren kişi ise yine bir bilim ve gönül insanı Koca Hoca adıyla ünlenen dede Kâdı Mahmud b. Mehmed’ten başkası değildir.

Bursa Kadısı, Koca Efendi, Kadı Efendi, Koca Naib adları ile meşhur, Şeyhülislam Koca Hoca’nın tam adı Kâdı Mahmud b. Mehmed olup Sultanönü’nde dünyaya geldi. Devrin âlimlerinden, Arapça, dini ilimler, tefsir ve hadis dersleri aldı. Bu ilimlerin hepsinde başarısını kanıtlayarak zamanın büyük bilginlerinden oldu. Sicill-i Osmânî IV/368; Şakayık s.14’te Orhan Gazi döneminde Bursa Kadılığı yaptığından bahsetse de pek çok kaynak I. Murad (Hüdavendigar) döneminde söz konusu görevin kendisine verildiğini yazmaktadır. İlmi sebebiyle kendisini 761(1360) tarihinde Çandarlı Kara Halil yerine Bursa (naibi) kadısı olarak getiren I. Murad Hüdavendigar, 10 sene sonra da bu önemli şahsiyeti kazaskerlik görevine getirdi. Kadı Mahmud yirmi dört yıl Kazaskerlik görevinde bulundu ve kırk yıl Bursa dâhil çeşitli şehirlerde Kadılık görevinde bulundu.

DEVLETŞAH’IN DÜĞÜNÜ

Murad Hüdavendigar, Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devletşah Hatun’u oğlu Yıldırım’a almak için gönderdiği heyete Koca Efendi reislik yaptı. Aşıkpaşazâde Tarihi’nde bu heyetin gidişini şöyle anlatıyor:

“Gelini getirmek için erenlerden Bursa Kadısı Koca Efendi, kapıkullarından nesli şimdi de devam eden Aksungur Ağa’yı gönderdiler (Çavuşbaşı Süle Çavuş oğlu Temurhan Çavuş’u) ve kapıkullarından bin yararlı sipahiyi Aksungur’un yanına verdiler. Ayrıca kadınlardan Aksungur’un hanımı, Bursa Kadısı’nın hanımı ve Beyazıt Han’ın dadısı da yanlarındaydı. Özetle iki bin kadar adam gitti, Kütahya’ya vardılar. Germiyanoğlu, düğünü Germiyan’da yaptı ki orası Kütahya’dır.”

Bu olay hakkında, J. Von Hammer ise şu bilgiyi veriyor:

“Sultan Murad, Germiyanoğlu’na teklifini bildirmek üzere Bursa Kadısı Hoca Efendi’yi, Sancaktar Aksungur’u, Samsa Çavuş’un oğlu çavuş başı Timurhan’ı, Kadı Efendi ile sancaktarların eşini, Bayezid’in süt ninesini gönderdi ve bunlara üç bin kişilik askeri birlik eşlik etti.”

Kadı Mahmud, Şeyh Bedreddin’inde hocalığını yapmıştır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihinde, “Şeyh Bedreddin tahsil çağına gelince Bursa’ya gelerek ders arkadaşı Kadızâde-i Rumi diye meşhur olan Musa (meşhur riyaziye alimi ve astrolog) ile beraber onun babası (dedesi) Bursa Kadısı Koca Mahmud Efendi’den ve daha sonra da Konya’da Allame Feyzullah’tan ders görmüş…” demektedir. Kadı Mahmud’un Muhammed (Mehmed) adında bir oğlu vardı. O da babası gibi ilim, irfan sahibi değerli bir bilgindi. Bursa Kadılığına getirildi fakat genç yaşta hayata gözlerini yumdu. Torunu Musa Paşa’nın yani Kâdızade-i Rumi’nin eğitimi ile dedesi ilgilendi.

BURSA’DAKİ EBEDİ İZLERİ

Birbirinden önemli görevleri ve ilminden olsa gerek, oturduğu bölge tarihi bilgelerde O’nun ismiyle Koca Naib şekliyle geçiyor. Bu tarihi mahallenin ismi bazı belgelerde de Koca Efendi şeklinde geçiyor. Sadece mahallenin ismi mi? Alacahırka Zindankapı civarından geçen dere de “Naip” olarak anılıyor. Koca Naip’in tarihi Hisar Mahallesi’nde yaptırdığı Kavaklı Camisi’ni

Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü isimli eserinde şöyle anlatıyor:

“Bu caminin asıl adı Şeyhulislâm-ı esbak Koca Mahmud Efendi Camii ve nâm-ı değer Kavaklı Mescid’dir. Koca Efendi’nin bu camiye vakıfları da bulunmasına nazaran bunun Koca Efendi tarafından yaptırıldığı ve diğer rivayetlerin hikâye ve rivayetten ibaret olduğu anlaşılıyor. Hisar kapısı içinde iki dükkân vakfı vardır. 1558’de yanmış ise de kirasına mahsuben tekrar yaptırılmıştır.”

Kazım Baykal, Bursa Anıtları isimli kitabında cami hakkında şu bilgi veriliyor:

“Kavaklı Mescidi’ni meşhur Bursa Kâdısı Koca Efendi, Kadı Efendi ve Koca Naib adları ile anılan zat yaptırmış. Bu zat türlü yerlerde 40 yıl kadılık etmiş, Yıldırım için Germiyan beyin kızını almaya giden heyetin reisi imiş. Bu mescidi yaptırdığı gibi birçok da vakıflar tayin etmiştir…

“Kâdı Mahmud b.Mehmed, 40 yıl kadar kadılık yaptığından ve çok ihtiyar olduğundan ‘Koca Efendi’ demekle şöhret almıştır. 774 (1372)’de Bursa’da vefat etmiş ve Pınarbaşı’nda Mevlevihane yakınındaki Kubbeli Türbe’ye gömülmüştür. Aynı Türbe içine; Kadızâde mahdumu Şemseddin Muhammed b.Musa’nın oğludur. Bursa’da doğmuştur. “Kutub Mehmet Efendi” diye şöhret bulmuştur. Hocazâde’den okuyarak damadı olmakla ulema arasında “kutub” gibi meşhur ve başta idi. Taceddin Hatibzâde’ye intisab ederek Orhan Medresesi’ne müderris olmuş ise de genç yaşında 1495’ten biraz sonra vefat eylemiş ve Pınarbaşı’nda ceddi Koca Efendi yanına gömülmüştür. Âlim, fazıl, kâmil, edîb, mütevazi, afif idi. Ömürlerinin sermayesi olarak birçok eser bırakmış ise de müsvedde hâlinde kalmıştır.” (Bursa Kütüğü Cilt 3 Kamil Kepecioğlu)

(Albert Khan koleksiyonundan olan bu fotoğraf 1913 tarihli)

KOCA HOCA’NIN TÜRBESİ

Hasan Tâib Efendi’nin 1905 tarihli, “Hâtıra-Yâhud-Mir’ât-ı Burûsa” kitabında türbe hakkında şu bilgiler veriliyor:

“Pınarbaşı meydanının güney tarafında bulunan, Bursa’nın en büyük mezarlıklarından birisi olan, Pınarbaşı kabristanında, harap, taş kubbeli bir türbe içerisinde iki adet kabir mevcut ise de taşlarında yazı yoktur. Rivayet edildiğine göre kabirlerin birinde Şeyhü’I İslam Koca Hoca yatmaktaymış” demiştir.

Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü’nde: “…Koca Efendi demekle şöhret almıştır.1372’de Bursa’da vefat etmiş ve Pınarbaşı’nda Mevlevihane yakınındaki Kubbeli Türbe’ye gömülmüştür” derken, parantez açıp iki türbenin varlığından bahsediyor ve tespit edemediğini ekliyor:

“Mevlevihane’nin tam kapısının güneyinde meşhur Türk doktoru Ömer Şifâî’nin kabri ile sokak arasında bir türbe vardı. Bir de 60-70 metre ileride diğer bir türbe enkazı vardı ki bunlardan hangisinin Koca Efendi’nin olduğunu tespit edemedim.”

Kazım Baykal, Bursa ve Anıtları isimli eserinde “774 H.1372’de ölmüştür. Mezarı Mevlevihane karşısında bir kubbedeydi şimdi yok” demektedir. Kazım Baykal’ın kitabı 1949 yılında yayınlanmıştır.1946 yılında yayınlanan, Neşet Köseoğlu’nun Tarihte Bursa Mahalleleri kitabında da Mevlevihane yakınındaki kubbeye gömüldüğünden bahsetmiş ardında da “bugün bu kubbe kalmamıştır” demiştir.1946 yılında yok olduğu anlaşılan türbeye ait çeşitli dönemlere ait fotoğraflar ve haritalarda türbe hakkında bilgi vermektedir. 1862 tarihli Suphi Bey Haritasında Pınarbaşı Mezarlığı içinde türbenin o dönemlerdeki konumu gösterilmiştir. Türbeye ait en eski fotoğraf Albert Kahn’ın Bursa fotoğrafları koleksiyonunda bulunmaktadır. 1860-1940 yılları arasında dünyadaki çeşitli yerleşim bölgelerinin fotoğraf ve filmlerini belgelerken, bu proje kapsamında 1913 yılında coğrafyacı Jean Brunhes ile fotoğrafçı Augusten Leon Bursa’ya gelerek Bursa’nın ilk renkli fotoğraflarını çektiler. Bu fotoğraflar içinde Pınarbaşı ve çevresi de yer alıyordu. Türbeye ait fotoğraf Bayramyeri caddesinden üç kurnalar istikametine doğru yakından çekilmiş, üzerinde otlar bitmiş bakımsız türbe ve yanındaki Mevlevi mezarları oldukça dikkat çekmektedir.

EN ESKİ FOTOĞRAF

Türbeye ait en eski fotoğraflardan bir tanesi de tam senesi belli olmasa da 1930’lu yıllara ait. Pınarbaşı mezarlığı içinden türbeye doğru çekilmiş bir foto kart…

Hiçbir bilginin olmadığı foto kartın sol köşesinde ufak bir Bursa yazısı gözüküyor ve türbenin bakımsız hali dikkat çekiyor. Bir başka fotoğrafta ise tarihi türbe arka fon olarak kadraja girmiş… 1932’de Dr. Osman Şevki Uludağ’ın Ömer Şifai’nin mezarı başında verdiği pozda arka fonda gözüken türbenin büyüklüğü hakkında fikir sahibi olunurken, türbenin günümüzdeki konumu da öğrenebiliyoruz.

Evet bu fotoğrafa göre Ömer Şifai’nin mezarı, Pınarbaşı Mezarlığındaki şimdiki mezarlık bilgi sistemi binasının arkasında duruyor. Bu da demek oluyor ki Türk tarihinin ünlü Kadızade Ailesinin kaynağı meşhur Bursa Kadısı Koca Hoca’nın türbesinin üzerinde şimdilerde belediyenin Mezarlık Bilgi Sistemi Binası bulunuyor. Eğer öyle değilse böylesine önemli bir insanın türbesi buharlaştı mı?

 KAYNAKÇA :

1)Hâtıra-Yâhud-Mir’ât-ı Burûsa,Hasan Tâib Efendi,1905,s:56

2)Bursa Kütüğü Cilt 4 Kamil Kepecioğlu s.260,Yılanlı Türbe

3)Sicill-Osmani IV 368;Şakayık s.14

4)Bursa Kütüğü Cilt 3 Kamil Kepecioğlu s.144,Mehmed Efendi

5)Bursa Kütüğü Cilt 3 Kamil Kepecioğlu s.97,Mahmud Efendi(Koca Efendi-Koca)

6)Aşıkpaşazâde Tarihi,Derviş Ahmed Âşıkî,s.116-117 Kamer Yayınları-İstanbul 2015

7)Osmanlı İmparatorluğu Tarihi,Cilt I, J.Von Hammer,s.61,İlgi kültür sanat yayıncılık-İstanbul,2008

8)Osmanlı Tarihi Cilt I,Ord.Prof.İsmail Hakkı Uzunçarşılı,s.361,“Bedreddin’in tahsili” Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara,1994

9)Sultan Yıldırım Bayezit Han Dönemi,Editör:Yard.Doç.Dr.Sadettin Eğri,s.198,Bursa Osmangazi Belediyesi Yayınları-Bursa 2013

10)-Bursa Uludağ Halk Evi Dergisi,Sayı :85,Eylül-Ekim 1947,Kazım Baykal,Bursa Hakkında Yapılan Etütler,Baldırzade tarihinin tahliline devam,s:24-25

11)Bursa ve Anıtları,Kazım Baykal,s.58

12)Tarihte Bursa Mahalleleri 15 ve 16.YY’larda,Hazırayan Neşet Köseoğlu,Bursa Ant Basımevi 1946

13)Osmanlı Devrinde Türk Hekimliği,Türk Tarih Kurumu Yayınları,Osman Şevki Uludağ

14) Görsel kaynaklarda Türk Dünyası Vakfı, Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı’nın çalışmalarından istifade edilmiştir.