MODERN BURSA’NIN UNUTULMAZ VALİSİ HAŞİM İŞCAN

54 yıl önce görevi başında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata veda eden Bursa’nın unutulmazları arasında yer alan Vali Haşim İşcan, yaptığı hizmet ve yeniliklerle şehre önemli eserler bırakmıştır. Halkın ‘Vali Paşa’sı İşcan’ı vefat yıl dönümünde anmak üzere Kerim Bayramoğlu araştırdı ve Şehrengiz sayfalarına taşıdı.  

Haber Giriş Tarihi: 11.05.2022 11:21
Haber Güncellenme Tarihi: 11.05.2022 11:21
https://www.bursasehrengiz.com/

Kerim Bayramoğlu - Araştırmacı - Yazar

DÖNEMİNDE BURSA’YA PEK ÇOK ESER BIRAKTI.

Kadim şehir Bursa’da tarih boyunca pek çok devlet adamı görev yaptı. Bursa diğer Anadolu şehirleri gibi değildi. Çünkü Bursa bir kuruluş, bir oluş şehri olmasından dolayıdır ki devlet adamlarına büyük sorumluluklar veriyordu. Bu sorumluluklardan bir tanesi de imar hareketleriydi.

Bursa’da bu konuya en ciddi eğilen kişilerin başında hiç kuşkusuz Ahmet Vefik Paşa olmuştur. Sultan Abdülaziz 25 Haziran 1861 yılında, padişah olduktan birkaç ay sonra Ahmet Vefik Paşa’yı Bursa’ya Anadolu Sağ Kol Müfettişi olarak görevlendirir. Bursa yakın zamanda yaşadığı felaketin izlerini henüz silememiştir(1855 depremi). Ahmet Vefik Paşa ilk iş olarak depremde zarar gören Yeşil Türbe ve Cami’nin restorasyonunun yapılması için Fransa’dan Mimar Leon Parvillé’i getirterek kolları sıvar. Tarihi eserlerin ihyasının yanında, Bursa-Gemlik yolu, Ulucami önündeki caddenin açılması, bugünkü Bisaş Haşim İşcan Parkı’nın olduğu yerdeki Damat Efendi konağının alınıp hastane haline getirilmesi gibi faaliyetlerini gerçekleştirirken, 1864’de Bursa’nın ileri gelenlerinin şikâyeti üzerine görevinden alınır.

15 yıl aradan sonra 4 Şubat 1879 tarihinde Bursa Valiliği’ne getirilen Ahmet Vefik Paşa üç yıl sürecek olan Bursa Valiliği döneminde, şehircilik ve imar hareketlerine tüm hızıyla devam etmiştir. Bursa’nın çıkmaz sokaklarının açılması, geniş yolların yapılması o dönem için çok tepki çekse de kıymeti çok sonra anlaşılacaktır! Ne var ki 1882 yılının sonlarına doğru, Ahmet Vefik Paşa, yine Bursa’nın ileri gelenlerinin şikâyeti üzerine bir kez daha görevinden alınmıştır.

Bursa’da Osmanlı’dan günümüze pek çok vali gelmiş ve geçmiştir ama iki vali hiç bir zaman unutulmamıştır. Bunlardan ilki yukarıda bahsettiğim Osmanlı döneminde Hüdavendigar Vilayeti Valisi Ahmet Vefik Paşa, ikincisi ise Cumhuriyet döneminin Bursa Valisi Haşim İşcan.

Vali Haşim İşcan

Gazeteci - yazar Musa Ataş “Bursa’nın tarihinde bu şehrin imarı için iki vali tarihe mal olmuştur. Bunlardan birisi Ahmet Vefik Paşa, diğeri Vali Haşim İşcan’dır” dedikten sonra sözlerini şöyle bağlar: “Haşim İşcan, Ahmet Vefik Paşa devrinden çok daha müşkül şartlar altında işe başlamış ve onun malik olduğu şahsi imkânlara sahip olmadığı halde ondan daha çok Bursa’ya yararlı olmuş ve ondan daha çok eser kazandırmıştır” diyerek Haşim İşcan’ın Bursa’ya yapmış olduğu hizmetlerin önemini bizlere anlatır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’da “Cumhuriyet devri Bursa için çok şey yaptı. Övülmeye layık iktisadi teşebbüslerin birçoğu Bursa’dadır” diyerek modern Bursa’nın kurulmasında büyük çaba harcayan Haşim İşcan’a bir gönderme yapar adeta.

54 yıl önce 11 Mart 1968 yılında görevi başında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata veda eden Haşim İşcan’ı vefat yıl dönümünde Şehrengiz sayfalarında anmak ve anlatmak istedim. Haşim İşcan’ı anlatırken bir vali portresinin yanında onun idealist ve şehircilik ruhunun yansımaları sonucu ortaya çıkan Bursa’nın imar ve şehircilik alanında bizlere bıraktığı eserleri görelim,  öğrenelim.

HAYATI

Erkân-ı Harp Generali Ahmet Cevdet Bey’in oğlu Süleyman Haşim İşcan, 1901 yılında Edirne’de dünyaya geldi. Edirne rüştiyesi (ortaokulu) ve sultanisinden (lise) mezun oldu. 1922’de İstanbul’da mülkiye mektebini (siyasal bilgiler fakültesi) bitirdi. Mülkiye’de öğrenciyken Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin faaliyetlerine katıldığı için Girit’e sürüldü. Altı ay kadar süren esirlik hayatından sonra Sakarya Zaferi’nin ardından yurda döndü. Mülkiye sınavlarını vererek pekiyi derece ile mezun oldu. Ardından İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Edirne Kız öğretmen Okulu’nda ve Edirne Lisesi’nde, siyasi tarih, sosyoloji, coğrafya ve tarih dersi öğretmenliği yaptı. Aynı dönemlerde Edirne’de çıkan Milli Gazete’ye tam dört sene başyazarlık yaptı. Diyarbakır ve Urfa gazetelerinde, “Merhaba Ağalar” sütununa “Ulvi” takma ismi ile yazılar kaleme aldı. Halkevi çalışmalarında da aktif görev alan İşcan, I.Umumi müfettişi İbrahim Tali (Öngören)’in özel kalem müdürlüğü görevine getirildi. 1927 yılında Diyarbakır’da görevli iken Atifet Hanımla hayatını birleştirdiler ve bir kızları dünyaya geldi.

Eşi Atifet Hanım ve kızı ile birlikte

Genel Emniyette beşinci şube müdürlüğünden sonra ise mülkiye müfettişliğine tayin edildi. Memuriyetlerde göstermiş olduğu başarılı idareciliği ve kabiliyeti takdirle karşılandı ve 1933 yılında Siverek kaymakamlığı görevine getirildi. Ardından sırasıyla; 1934’de Tekirdağ, 1936’da Erzurum, 1940’da Antalya, 1945’de Bursa ve 1950’de Samsun’da valilik görevlerinde bulundu.

1 Ağustos 1950’de Toprak İskân Genel Müdürlüğü’ne atanarak valilik görevinden ayrıldı. Bu süre içinde başta Bulgaristan olmak üzere, Yugoslavya ve Romanya’dan gelen göçmenlerin yerleştirilmesinde örnek alınacak başarılı çalışmalar gerçekleştirdi. Daha sonra Samsun ve merkez valiliklerine atandı. 1953 yılında emekliye ayrıldı. 1963 yerel seçimlerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı olarak İstanbul belediye başkanlığı seçimlerine katıldı fakat kazanamadı. Seçimi kazanan Adalet Partisi adayı Nuri Erdoğan’ın - CHP’nin başvurusu üzerine- Denizcilik Bankası Hukuk Müşavirliği’nden yasal sürede istifa etmediği gerekçesi ile başkanlığı iptal edildi ve Haşim İşcan İstanbul belediye başkanlığına getirildi. Valilik yaptığı illerde yürüttüğü bayındırlık çalışmalarını İstanbul’da da sürdüren Haşim İşcan çalışkanlığı ile İstanbulluların “Haşim Babası” olarak anıldı. İstanbul’a sayısız eserler kazandıran İşcan, görevi başındayken geçirdiği beyin kanaması sonucu 10 Mart 1968’de İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.

HAŞİM İŞCAN’IN BURSA’SI

TBMM I. Dönem milletvekillerinden Refik Koraltan’ın Bursa valisi iken 1942 yılında yeniden milletvekili seçilip meclise gitmesi üzerine milletvekilliğinden ayrılan Fazlı Güleç, 10 Şubat 1942’de ikinci defa Bursa Valiliği’ne atandı. Güleç, Bursa’nın tarihinde iki defa Bursa valiliği yapan tek kişidir. 28 Ağustos 1945 yılına kadar sürdürdüğü valiliğini 14 Eylül 1945 yılında Antalya Valisi olan Haşim İşcan’a bıraktı.

Erzurum ve Antalya’da büyük başarılar sağlayan Haşim İşcan, Bursa’ya gelir gelmez hemen imar hareketlerine başladı. İlk olarak “Bursa Güzelleştirme Derneği”ni kurdu. Bu dernek adına halktan para toplayarak ek bir bütçe oluşturdu. Bu bütçe ile emniyet müdürü evi, Çekirge karakolu, çarşı karakolu gibi kamu binaları yapılırken, Çekirge caddesi ile Sütlüce arasında kalan alanda Bursa’ya bir Numune evi (Valilik Konağı) yapılması planlandı. Cumhuriyet Dönemi’nin en ünlü mimarlarından Prof. Emin Onat tarafından1945 yılında başlanan numune evi 1946 yılında tamamlandı. Bu bina dönemin muhalifleri tarafından büyük tepki çekti. Bu muhalifler arasında Bursa’da sürgün olan Aziz Nesin de vardı. Nesin, Bursaname isimli yazısında numune evi için şöyle yazmıştır:

Bursa valilik konutu (Numune evi)

“...Bak pencereden, şu gördüğün sağdaki güzel ev yok mu, tam Türk stilindeki bina... Aman iyi bak, o bina Bursa’da “numune evi” olarak yapılmış. Güzel, değil mi? Güzel de ne halt etmek, enfes! Köşk, konak dememişler de büyük bir tevazuu ile “numune evi” demişler. Allah böyle evi cümleye nasip eyleye. Eyleye amma, eylemiyor işte... Ancak Bursa Valisi Haşim İşcan’a nasip eylemiş...”

7 Aralık 1947 tarihli dönemin popüler dergilerinden Yedigün Mecmuası’na uzun bir röportaj veren Haşim İşcan numune evi hakkındaki söylentilere şöyle cevap verir:

“Sanki kendime yaptırdım değil mi? Mevcut Vali konağında oturmaya imkân yoktu. Bu binaya 190 bin lira sarf ettik. 90 bin liraya eskisini satıyoruz. Demek ki 100 bin lira ile Bursa’ya Türk üslubunda bina kazandırdık. Benden sonra geleceklerin romatizmaya tutulmamalarına da bu suretle hizmet etmiş olacağız. Binayı yapmakla civardaki arsalar kıymetlendi. Şimdi oradan arsa alan alana... Bu da şehre bir hizmet değil mi?” der ve muhabirin: “Aleyhte yazılar sizi üzer mi?” sorusuna şöyle yanıt verir: “Aleyhte yazı değil, tetkike ve hakikate istinat etmeyen üzüyor beni. Bursa pek uzak bir yer değildir. Gazeteci arkadaşlarınız gelir, görür, sorar, öğrenir ve temas etmek istediği mevzuda hakikati belirtirse, inanınız bana o yazıyı aleyhte de olsa memnuniyetle karşılarım...”der.

Altıparmak caddesi üzerindeki Haşim İşcan Okulu (Bugünkü Osmangazi kaymakamlık binası)

Söylenenlere kulak asmadan Bursa’nın mimari alanda çalışmalarının yanında Bursa’nın dar olan caddelerinin genişlemesi ve yeni yolların yapılması da gündeminde vardı. İlk olarak Ulucami’den başlayarak, Çakırhamam ve Çelikpalas Oteli’nin önüne kadar uzayan cadde genişletilerek çift yol haline getirilir, parke yolların yerini asfalt yollar alır. 1946 yılında Atatürk Caddesi’ndeki parke taşlar çıkarılarak asfaltlanır. Bu faaliyetler yapılırken yine bir takım sesler yükselir. Yılmaz Akkılıç’ın Haşim İşcan’ı tanıyan Hasan Kesimel ile yaptığı röportajında Atatürk Caddesi’nin açıldığı dönemlerdeki bir anısını şöyle anlatır: “Şimdi bakın, bugün şehri boydan boya geçen Atatürk Caddesi genişleyecek. Eee genişleme imkânı yok. Tuttu, ‘portik’ yaptı. Ta, İş Bankası’ndan başlayarak. Bir gün Dağcılık Kulübü’nde (şimdi Belediye Güzel Sanatlar Galerisi’nin olduğu yer) oturuyoruz. Haşim Bey belediyeden çıktı. Bizim yanımızda Atatürk Caddesi inşaatını yapan müteahhit Niyazi Acar var. O yolu, karakolları falan yapan müteahhit. Aklı başında bildiğimiz bir zat. Haşim Bey’e, “Beyefendi” dedi. “Bu portiğe niye ihtiyaç gördünüz sanki?” Portik de diyemiyor da, kendi tabirince ‘sallama’ diyor. “Bu sallamaya niye ihtiyaç gördünüz?” diye soruyor. “Caddenin genişliğini görmüyor musunuz?” Haşim Bey sakin sakin güldü. Cevap olarak şöyle dedi: “Yirmi sene sonra, niye bu kadar dar tutmuş diye bana küfür edecekler. O zaman beni hatırlarsın.”

Bakınız adamın görüşüne. Bu bahsettiğimiz hadise 1947-48 senesi, 1968’de Bursa’ya dar gelmeye başladı Atatürk Caddesi...”

(Portik: Bitişik ön bahçesiz nizamda imar planında belirtilen yerlerde kamu kullanımına açık, yayalara daha geniş kaldırım sağlamak amacıyla, bina kitlesinden zemin kat yüksekliğinde ve ön cephe boyunca, bina taşıyıcı elemanları bırakılarak yapılan üç tarafı açık bina altı yaya geçidi)

Yeni caddeler ve yollar yapılırken yeni kamu binaları da hızla vücut buluyordu. Cumhuriyet mimarisinin en güzel örneklerini Bursa’ya kazandırmak ve modern bir şehir yapmak arzusunda olan Haşim İşcan, Bursa’da modern sağlık binalarının yapımında da öncülük etti. Bunların başında Uludağ’ın Kirazlı Yayla mevkiinde yapılan sanatoryum binasıydı.

Uludağ, Kirazlıyayla Senatoryumu

KİRAZLI YAYLA SANATORYUMU

Uludağ’da bulunan Kirazlıyayla Sanatoryum binası ilk olarak milli eğitim bakanlığı tarafından öğretmenlere ve eğitim teşkilatına dâhil olan diğer vatandaşlara hizmet etmesi için otel olarak planlanır. Anıtkabir’in mimarı Prof. Dr. Emin Onat ve cumhuriyetimizin ilk kadın mimarlarından Prof. Dr. Leman Cevat Tomsu’nun birlikte tasarladığı bina oldukça dikkat çekmiş ve deneyimleyenler tarafından beğeniyle karşılanmıştı. Binanın konumunun bir sanatoryum için oldukça elverişli olması dönemin idarecilerinin bu binayı bir verem sanatoryumu olarak işlevlendirilmesine neden olur. 1 Ağustos 1949’da açılan Kirazlıyayla Sanatoryum binası, 8 bin metrekare ana bina olmak üzere lojman ve diğer servis yapıları ile birlikte 10 bin metrekareyi aşan bir tesisten oluşur.

Memleket hastanesi inşaatı

TÜRKİYE’NİN İLK MEMLEKET HASTANESİ

Yeni caddeler ve yollar yapılırken şehre yeterli gelmeyen kamu binaları da yapılıyordu. Bu binalardan en önemlilerinden biri ‘Memleket Hastanesi’dir.

1947 yılında Hisar’da eski hastanenin güneyindeki alanda yeni bir hastane yapılması planlanır. Para temini için piyango düzenlenir. Hayırsever Bursalıların ve İl Özel İdaresi’nin katkıları ile yapılan hastanenin müteahhitliğini Şerif Çapan üstlenir. 8 katlı ve 500 yataklı, asansörleri, ameliyat salonları, laboratuvarları ile Bursa’nın en modern hastanesinin inşaatı 1951 yılı sonunda bitirilir. Yeni binanın yapımında Başhekim ve Hariciye Mütehassısı Dr. İbrahim Öktem ile Bursa Uludağ Güzelleştirme Derneği Genel Sekreteri Diş Hekimi Dr. Adil Onar’ın büyük emekleri vardır. Eski hastane, Memleket Hastanesi adıyla açılan yeni hastaneye 6 Haziran 1952 yılında taşınır. Bu hastane yapılırken, Demokrat Partililer tarafından “Böylesine büyük ve asansörlü lüks hastane Bursa’ya çoktur. Fuzuli masraf ediyor” diye aleyhte propagandalar kaçınılmaz olsa da çok uzun yıllar Bursa’nın sağlığına hizmet vermiştir.

KIRKPINARLAR SUYU

Bursa’nın su sorununa Uludağ’ın Kırkpınar suyundan çare bulur Vali Haşim İşcan. Kırkpınar suyunun zorlu gelişini dönemin Gazeteci-Yazarı Musa Ataş şöyle kaleme almıştır:

“Yıllardan beri susuzluk çeken Bursa’nın, Uludağ’dan akan bol ve nefis  sulara kavuşturulması işini 1946’da Sayın Bursa Valisi Haşim İşcan, vilayete gelir gelmez ele almış ve projeleri hazırlanan Kırkpınarlar suyunun Bursa’ya akıtılması işine başlanmıştır. Karabük fabrikasının font boruları Uludağ’a en müşkül şartlar altında çıkarılmış, arabanın ve hayvanların çıkmadığı dik yerlere insan sırtında ve iplerle, kazıklarla çekilerek döşenmiştir ki bu muazzam iş için çok emek harcanmıştır. (1,5) mikyası ma derecesinde olan Kırkpınarlar, Teferrüç deposuna akıtılmış bulunmaktadır. Kırkpınarlar suyunun müteahhitleri Gençağa ve Osman Senai’dir ve bu işi en güzel ve fenni bir şekilde yapmışlardır. Belediye adına inşaatı su mütehassısı Suphi Subul kontrol etmiştir.”

Haşim İşcan Bursa merkez ve köylerine çeşmelerde yaptırır.

Irgandı köprüsünün onarımdan önceki atıl hali

IRGANDI KÖPRÜSÜ

Vali Haşim İşcan Bursa’nın tarihi yapılarının da ortaya çıkarılmasını istiyordu. 1946 yılında Kazım Baykal öncülüğünde kurulan “Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu ” Bursa’da zarar görmüş ecdat yadigarı eserlerin ihyası işine henüz yeni başlamıştı. Bursa’nın ileri gelenlerinin de bulunduğu kurum büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürürken Vali Haşim İşcan’da kurumun çalışmalarını yakından takip ederek idare heyeti toplantılarına sık sık başkanlık ediyordu. İlk iş olarak 1922 yılında Yunanlıların Bursa’yı terk ederken bombaladıkları Irgandı Köprüsü’nün basit bir şekilde onarılması için Haşim İşcan Belediye’ye talimat verir. 1949 yılında köprü kullanılacak hale getirilir.

SÜLEYMAN ÇELEBİ TÜRBESİ

Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi’ye türbe yapma fikri daha önce dönemin Valisi Fazlı Güleç tarafından düşünülür ve türbenin yapımı için belediye bütçesinden bir miktar para ayrılır. işe başlanır fakat yalnızca yol boyunca çekilen duvardan başka bir şey yapılamaz. 1947’de Süleyman Çelebi’nin de mezarının bulunduğu eski mezarlığın son taşlarının tek tek ortadan kaybolduğunu gören Kazım Baykal duruma acil el atar. Kurum olarak çalışmalar başlar. Süleyman Çelebi Türbesi’nin en büyük destekçisi Haşim İşcan olur.

Kazım Baykal şöyle anlatır: “Türbenin inşasına yetecek para tedarik edemediğimizden bir türlü inşaata başlayamamaktaydık. Zaman aleyhimize ilerliyordu. Bir gün Vali Haşim İşcan, Altıparmak okulunda mesleki bir toplantıda bulundular. Kurumumuz üyeleri de bu toplantıya davet edilmiştik. Hasbihaller sırasında Vali şu hitabede bulundu: “Bursa’nın yetiştirdiği ve iftihar ettiği mevlit nazımı Süleyman Çelebi için türbe yapılması işine başlıyorum. Memleketin münevverlerinden, öğretmenler kütlesinden nüzaharet bekliyorum.” Bu suretle Vali fiilen işe girişmeye karar vermiş ve kısmen de üzerine almış bulunuyordu.”

Eski Eserleri Sevenler Kurumu idare heyeti kararı ile Belediyeye yazılan bir yazı ile türbenin yapılacağı kararı bildirilir. Süleyman Çelebi’nin türbesi için ilk önce halka açık proje müsabakası yapılması kararlaştırılır yerel ve ulusal basında ilan edilen yarışmanın proje jürileri Bursa Valisi Haşim İşcan öncülüğünde, Belediye Başkanı Fahri Batıca, Güzel Sanatlar Akademisinden Prof. Emin Onat, Türk İslam Eserleri Müzesi Müdürü Elif Naci, Bayındırlık Bakanlığı mümessili Yüksek Mimar Sinan Mimaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı mümessili Yüksek Mimar Cavide Tomer ve Hasan Rıza Ergezen, Röleve Bürosu Şefi Yüksek Mimar Sedat Çetintaş, Dr. Osman Şevki Uludağ’dır.

Süleyman Çelebi Türbesi’nin inşaatına 15 Eylül 1948’de başlanır 3 Temmuz 1950’de Vali Haşim İşcan’ın Samsuna tayini çıkar. Vali vekili Hilmi İncesulu projeyi devam ettirir. 8 Şubat 1951’de Vali vekili Hilmi İncesulu Kırklareli Valiliği’ne naklen tayin edilip  Bursa’dan ayrılınca onun yerine Cahit Ortaç Bursa Valiliği’ne gelir. Türbe 14 Aralık 1952 yılında Vali Cahit Ortaç’ın da bulunduğu bir protokolle açılır.

TİMURTAŞ PAŞA TÜRBESİ

Çakırhamam karşısında, o dönemlerde metruk ve salaş halde bulunan evlerle beraber Gazi Timurtaş Paşa’nın yine salaş halde bulunan mescidi yıkılırken Kazım Baykal’ın Ant Gazetesi’ne yazığı bir yazı Vali Haşim İşcan’ın dikkatini çekmiş, Müzedeki Mimar Bedri Kökten’i çağırıp türbe için bir proje hazırlamasını istemiş, türbenin idaresi Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından sağlanmış ve sonrasında kitabesi yine kurum tarafından hazırlanıp konulmuştur.

Atatürk stadyumu inşaatı (1948)

ATATÜRK STADYUMU

1945’te Haşim İşcan’ın Bursa Valisi olmasıyla Atatürk Stadı son şeklini  alacak şekilde yapılmaya başlanır. Dönemin Gençlik ve Spor İl Müdürü İhsan Celal Antel’dir. Müteahhit Şükrü Türkoğlu kapalı tribün ile çevre duvarlarını yaparak tesise son şeklini verir. Atatürk Stadı’nın açılışı 1948-49 sezonu eylül ayında gerçekleşir. Bursa Atatürk Stadı’nın  ilk maçı Akınspor-Acar İdmanyurdu arasında gerçekleşir. Akınspor 2-1 kazanır.

Bursalılar Haşim İşcan’a “Altın Kazma” lakabı koyarlar. Valilikten çok belediyede zamanı geçer. En büyük özelliği işten anlaması ve yapı yerlerini bizzat kontrolü altında bulundurmasıdır. Sandalyesini koyar ve inşaatın yapılışı hakkında bilgiler alır ve çalışmaları yakinen yerinde ve bizzat izler. Bu sayede işler istediği şekilde ve hızlı ilerleme kaydeder.

5 yıllık valiliği sürecinde:

İki adet hal binası ki bunların en önemlisi Tuz Pazarı’nda bulunan o zamanki ismi ile “Yeni Hal” binasıdır. Bursa Ticaret Sanayi Odası’nın talebi üzerine Halit Femir ve Feridun Akozan tarafından 1949 yılında tamamlanan bina 1951 yılında kullanıma açılır.

Eski Çelik Palas Oteli’nin ihtiyaçları karşılayamaması üzerine genişletilmesi gündeme gelir. 1945-1950 yılları arasında Hüsnü Tümer’in projelendirdiği Çelik Palas Oteli’nin ikinci bloğu yapılır. 26 bin 90 metrekare arazi üzerine oturan bina 3 ve 4 katlı blok ve bir kaplıca hamamdan oluşan modern bir otel binasına dönüşür.

Altıparmak caddesindeki Haşim İşcan İlkokulu (Demokrat Parti iktidara gelince Altıparmak İlkokulu adını aldı) daha sonra Eğitim Enstitüsü ve İktisadi Ticari İlimler Akademisi olarak hizmet verdi. Günümüzde Osmangazi Kaymakamlığı olarak hizmet vermeye devam ediyor. Balibey Han’ın yanındaki yamaçlara “Kırkmerdivenler” adı ile anılan çağlayan ve merdivenler yapılması.

Setbaşı Vergi dairesi binası, 100 evlik Merinos Lojmanları ve Merinos Fabrikası’nın dokuma kısmının yapılması, Ticaret Lisesi binalarının yapımı, iki banka binası, Posta Telgraf Telefon binası, Mudanya İlçesi’nde Mudanya İskelesi ve  İnhisar binası gibi pek çok işi gerçekleştirdi. Bu çalışmaları yaparken yanında ona inanmış Dönemin Belediye Başkanı Fahri Batıca ve çalışma arkadaşları da vardır ama en çok onun yaptığı hizmetleri anlayan Bursa Halkı vardır.

Aziz Nesin Bursa'da (1948)

EN BÜYÜK MUHALİFİ AZİZ NESİN’Dİ

Haşim İşcan’ı sevenler kadar sevmeyenlerde çoktu. Bursa’yı modern bir şehir haline getirirken siyasi görüş ayrılıklarından dolayıdır ki yapılan çalışmalar devamlı olumsuz ses buluyor ağır eleştirilere maruz kalıyordu. Muhaliflerinden birisi de Bursa’da sürgünde bulunan Aziz Nesin’di.

Sabahattin Ali ile birlikte çıkardığı Markopaşa adlı mizah dergisindeki yazısı yüzünden yargılanıp, 10 ay hapis, 3 ay 10 gün Bursa’da sürgün cezası alarak Şubat 1948’de Bursa’ya gelen Aziz Nesin’in dönemin Valisi Haşim İşcan’a hiç bir zaman kanı ısınmadı. Bunu o dönemlerde yazdığı mizahi ve hicivli yazılarında görüyoruz.

Sürgün yıllarında yazdığı “Bursaname” başlıklı yazısında:

“Bursa-Türkiye’deki özgürlük ve demokrasi gibi tam göstermelik bir vitrin kentidir. Beş yüz metre kadar şehir içi asfaltla süslenmiş, allanmış, pullanmış, tellenmiş, bunun dışındaki kenar mahallelere el sürmek gereksinimi duyulmamıştır. Bütün imar hareketleri şehre turist çekmek için lüks otellerin çevresinde toplanmış ve bu Bursalı halkın dolayısıyla Bursa kentinin zararına olmuştur. Bursa’yı güzelleştirme adı altında Kırk Merdiven, Karagöz’ün Mezarı gibi öyle tuhaflıklar yapılmıştır ki bunlara kuşaklar boyunca gülünecek ve ağlanacaktır” cümlelerinden sonra bir şiir ekler:

“Estek kösteğin adı olmuş burada estetik,

Betondan sefertası yapılarla süsledik,

Böyle şehirciliğe doğrusu ya pes dedik.

Sözümüz kurşun gibi, anlar sağır duvarlar,

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

Kente süs lazım değil, Türk’ün süsü sadelik,

Smokin mi giyilir cepte yokken metelik,

Bir acayip kılıkla olmuş şehir turistik.

Söylemesem yutulmaz, söz gırtlağa tıkanır.

Gerçekleri söylesen Zülfi yâre dokanır.

Kalemim ok gibidir, elim de hayli sakar,

Dışı seni yaksa da içi de beni yakar,

Şu Kırk Merdivenlerden su akar, aptal bakar.

Doğru desen söz olur, eğri desen göz olur,

Ferman efendimizin, yaz ortası güz olur.

Yumuşak da söylesek sözümüz gelir pek dik,

Bir yağmur çilese Bursa olur Venedik,

Boru döşenecekmiş, yollar delik üstelik.

Gondol gerek mehtapta, yahut üç çifte kayık,

Üste tükürsem sakal, altında da var bıyık.

Batmadan, boğulmadan, çıksak Bahri Bursa’dan,

İsteyip asasını ya Hazreti Musa’dan,

Ya da çıksak göklere ibret alıp İsa’dan.

Ya deveyi gütmeli ya Bursa’dan gitmeli,

Söylesene Haşim Bey, söyle ne halt etmeli?”

BURHAN FELEK’İN İTİRAFI

Dönemin gazetecilerinden Burhan Felek’te Haşim İşcan aleyhinde yazan kalemlerden bir tanesidir. 1971 yılında Haşim İşcan’ın ölüm yıldönümü dolayısıyla köşe yazısında onu geç anlamanın itirafını anlatır:

“Bugün Haşim Bey’in ölüm yıl dönümüdür. Ailesine ve dostlarına bunu hatırlatmakla belki bir acı tazeliyoruz ama Haşim Bey gibi bir insan için de bir kere acıyıp geçmek vefasızlık olur. Onun için acıyalım ve kendisinin hatırasını taziz edelim.

Haşim Bey’i Bursa’da Vali iken tanıdım. Aleyhinde yazı yazıyorduk. O zamanlar otomobil lastiği, Sümerbank mamulleri gibi şeyleri valiler emrinde tevzie tabi idi. Bize gelen haberlerde bir çift lastikten bilmem kaç lira haraç alıyor diye idi.

Tabii, hele o devirde araştırıp soruşturmadan yazdık... Adam olgun adamdı. Haber gönderdi:

-Bursa’ya teşrif ederlerse memnun olurum.

Fırsat düştü Bursa’ya gittim. Davet etti makamına. O zaman tanıştık kendisiyle.

-Yazdıklarınızın hepsi doğru. Yalnız, aldığım para haraç değil, bu bir.

-Ama vatandaştan böyle gayrikanuni para nasıl alırsınız?

Güldü:

-Lastikleri benden vesika ile alıp beş misline dışarı satıyorlar. Devletin kendisine yaptığı yardımı paraya tahvil ediyor. Ben bu paradan bir kısmını belediyeye alıyorum. Bursa’da bu paralarla şurayı, şurayı, şurayı yaptım. Fena mı ettim?

Diye sordu.

Hak verdim. O günden bugüne kendisi hakkındaki duygularım tamamen değişti ve ölümüne kadar hürmet ve takdirim gün be gün arttı...”

HAŞİM İŞCAN’IN BURSA’YA YAPAMADIKLARI

7 Aralık 1947 Yedigün Mecmuası: “Bursa; denizi, sıcak su kürü, Uludağ’a yapılacak hava hattı(teleferik) ile kış sporları ve hava kürü, çitli maden suyu, kaplıcaları, İznik harabeleri ve Yalova’yı bir daire içine almak suretiyle bir turistik şehir olmalıdır ve bu olacaktır. Bursa dağınık, fakat çok kıymetli eserlere sahiptir. Bunlarda bir umumi kütüphane yapılarak toplanacaktır. Çınarlı kahveden Tayyare sinemasına kadar olan yerde de bir opera binası yapılacak ve bu konservatuarı da ihtiva edecektir.”demiştir.

BURSA İÇİN İKİ ÖZLEMİ TELEFERİK VE KÜLTÜRPARK

Haşim İşcan Bursa’da Uludağ’ın önemini çok iyi biliyor ve Uludağ’ın bir kayak merkezi olmasını ve insanların temiz havasından faydalanmasını istiyordu. Fakat ulaşımın zorluğunu da görüyordu ve bu zorluğun aşılması için Uludağ’a yapılacak bir hava hattı ile (Teleferik) ulaşımın daha kolay olacağını söylüyordu.

Haşim İşcan teleferiği yapamaz ama Kültürpark için Yaycılar Pınarı denilen yerden 26 bin 500 metrekare bir alanı kamulaştırır. Temelini atmıştır ama tamamlayamamıştır.

Gençlik yıllarında onun yaptıklarını yakından takip eden bir genç vardır. Reşat Oyal Belediye Başkanı olduktan sonra Haşim İşcan’ın iki özlemini yerine getirmek için kolları sıvar.

Yılmaz Akkılıç’ın “Eski Belediye Başkanı Reşat Oyal’la yakın geçmişte gezinti...” başlıklı röportajında Merhum Reşat Oyal Kültürpark’ın kuruluşu ve Teleferik’in yapılmasını şöyle anlatmıştır:

“Şu konuya şöyle girebilirim. Daha belediye başkanlığı görevine gelmeden önce, gençlik yıllarımda, rahmetli Haşim İşcan’ın çalışmalarını izlemişim. Haşim Bey’in iki özlemi vardı ki bunlar bizlere kadar ulaşmış bulunuyordu. Bunlardan birisi “park olayı” idi. Birisi de “Teleferik”. Belediye başkanı olup da fırsat elime geçince, içimden bir ses, bir dürtü önce bu konulara eğilmemi zorladı benim. Bursa’nın da coğrafi durumu bakımından bir genel parka ihtiyacı vardı. Yakışırdı da... Bugünkü Kültürpark’ın bulunduğu yerde “Yaycılar Pınarı”vardı. O zamanlar bir tür esrarkeş yatağıydı burası. 26 bin 500 metrekare dolayında bir yer... Rahmetli Haşim Bey döneminde kamulaştırılmış, bugünkü parkın çekirdeği olarak hazır.”

İşe başlayan Reşat Oyal’e park yapmak için yer yeterli gelmez. Haşim İşcan’ın kamulaştırdığı alana 50-60 dönüm yer daha gereklidir. Araziye komşu olan Bursalı Avukat Halil İbrahim Aksal’a ait 33 dönüm arazide satın alınarak arazi büyütülür. Kültürpark’ın yapılmasına karşı olanlar da vardır. Bu durumu öğrenen Haşim İşcan ve İzmir eski Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz açılıştan önce destek vermek için Bursa’ya gelerek Reşat Oyal’ı ziyaret ederler. O günü şöyle anlatır Reşat Oyal: “Rahmetli Haşim Bey, ertesi gün de Behçet Bey... Makamda kendilerini karşıladım. Sarıldılar bana, öptüler. İkisi de bana: “Reşat iyi yapmışsın bu işe...” dediler. Behçet Bey üstelik, “Sen hatırlar mısın bilmiyorum, ben çadırla başlamıştım bu işe...” diyerek destekler. Kültürpark’ın yapımına 1954’de başlanır ve 6 Temmuz 1955 günü parkın açılışı yapılır.

Teleferik de Haşim İşcan’ın hayallerinden birisiydi. Yine bu hayali  Reşat Oyal gerçekleştirir ve şöyle der: “Gençliğimde ben de dağı çok severdim. O zamanlar gençler için tek çıkış yolu şu idi; Gökdere boğazından Elmaçukuru’na, oradan da dağa... O günlerden itibaren içimde bir arayış başlamıştır. Derken Haşim Bey’in bu düşüncesini gerçekleştirmeyi kararlaştırdım.”

Teleferiğin açılışını görmek Reşat Oyal’e de kısmet olmaz. 6 Haziran 1960’da görevi yeni belediye başkanına devreder. 29 Ekim 1963 ‘de teleferiğin açılışı yapılır.

SEÇİM SONRASI ATAMA

14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerde Demokrat Parti İktidara gelir. İlk iş olarak Vali Haşim İşcan’ı Bursa Valiliği’nden uzaklaştırma girişimleri olur. Demokrat parti liderleri Haşim İşcan gibi bir devlet adamının harcanmasını istemeseler de Haşim İşcan’ı Samsun Valiliği’ne atarlar.

Bursa’da 5 yıl valilik yapan İşcan yaptığı hizmetlerle hiç bir zaman unutulmadı. Haşim İşcan’ın anısını yaşatmak adına 1988’de ismi yeni açılan bir caddeye verildi. 1987 yılında Belediye Başkanı Ekrem Barışık döneminde Memleket Hastanesi karşısında yapılan parka “Haşim İşcan-Bisaş” ismi verildi. Aynı park içine iş adamı Sakıp Sabancı tarafından, Sanatçı Osman Macunluoğlu’na Haşim İşcan büstü hediye olarak yaptırıldı.

BİSAŞ Haşim İşcan parkındaki büstü (2018)

KAYNAKÇALAR:

Yedigün Mecmuası, 7 Aralık 1947 “Kardeş Valiler”

Tarih ve Tabiat Şehri Bursa, Musa Ataş,1948 Matiş-İstanbul

Son 100 Yılın Bursa Olayları ve Anılarım, Necati Akgün, Mayıs 1994

2000 Yıllık Bursa’nın Belediyesi, Kazım Baykal, Özkardeşler Matbaası 1976

Aziz Nesin Yurt Gezileri, Aziz Nesin, Nesin Yayınevi, Ekim 2013

Bursa’da Yakın Zamanlar, Yılmaz Akkılıç, Bursa Ticaret Borsası-Bursa Gazeteciler Cemiyeti,Şubat 2006

Sonbahar Yaprakları(Anılar Albümü),Niyazi Menteş, Bursa 2006

Mevlidi Şerifi Yazan Süleyman Çelebi Türbesi Münasebetiyle, Kazım Baykal, Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu Yayınları sayı:2,Bursa Aysan Matbaası 1952

Gazi’nin Stadyumu(Bursa’da Futbolun Doğuşu ve Yayılış Öyküsü 1912-2018)İsmail Kemankaş, Bursa 2019